Gerek kitabı önce tavsiye edip sonra hediye edeni ile, gerekse okurken altını çizmekten büyük keyif aldığım alıntıları ile ben bu kitabı gerçekten çok sevdim!
Yüreğimin harına bir bardak soğuk su döküldü sanki okurken.. Keşke bu kitapta bahsi geçen şeyleri hiç unutmasak, hatırımızda tutabilsek...
Felsefe, Mesnevi, Kur’an, Edebiyat bir arada bu eşsiz kitapta. Felsefeci olan yazarın birden fazla alanda birikimi olduğunu da belli ediyor bu kitap. Kuran’ı okumuş, anlamış ve kabul etmiş insanlar için dünyada varoluş amacı bellidir. Bu kitap da o varoluş amacının altını çizerek, bize bir oh çektiriyor, hüzne de mutluluğa da eşit mesafede yer almaya davet ediyor bir nevi. Çevremizde gelişen olaylara kendimizden açtığımız ufacık pencereyi kırıp geniş bakış açısı sunuyor. Hep müsibetler üzerine yazılmış eleştirisi getirilebilir ancak zaten kitabın adı “teselli”. Bu açıdan sürekli olumsuzluklardan anlatılar çıkarması doğal. Gerçekten ruhsal sızı hissettikçe alınacak bir ilaç gibi ağrı kesici bölümleri var, okudukça teslimiyet içinde olmak isteyen kalpleri rahatlatıyor.
Kitabı okuyan herkes için “Evet, işte bu benim.” dedirtecek bir cümle var bu kitapta, eminim. Kitabın sonunda ise başınıza gelen musibetlere şükredeceğiniz bir tat var. “Rabbimiz. Sen bunu boşuna yaratmadın” ayetinden nasibi çoktur musibetlerin. Ve insanoğlu yoktur ki başına bir musibet, bir dert gelmemiş olsun.
Başucu kitabı diye bir olgu varsa şayet işte o kitap benim için tam da bu kitap...
Teselli bulmuş olan ruhlara selam olsun.