Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

456 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
Fuzûlî'nin Leyla ile Mecnun'una farklı bir bakış açısı ile baktım kitapta. Aslında Leyla ile Mecnun'u anlatmıyor da diyebilirim. Fuzûlî Akademi kütüphanesinde iken, Kanun Koyucu Bağdat'a girmiş ve kütüphanenin anahtarını almak için gelmektedir. Orada bulunan Âmâ kütüphaneci bizim Fuzuli'ye bir hançer verir. Şifreli bir hançerdir bu. Başlar Fuzûlî Leyla ile Mecnun eserini yazmaya ve şifreleri beyitler arasına gizler. Bu şifreyi çözen İştar tapınağının kapısını açacak, dünya ve insanlık için yararlı olabilecek bilgileri elde edebilecek. Bu şifreyi çözebilen, o tapınaktaki tabletlere ulaşabilen, uzay ve oradaki varlıklarla ilgili kimsenin bilemediği bilgilere ulaşacaktır. Fuzûlî bu şaheseri yazar. Kitabın yolculuğu başlar. İlk başta Osmanlı sarayına uzanır hayatı. Kitap başlar Osmanlı hanesini anlatmaya. Kanun Koyucu'nun Hürrem'e olan aşkına sahne oluyoruz. Sonra mutsuz Mihriban'ın bitli Rüstem ile evlendirilmesi ve bu mutsuzluğunu bir nebze olsun azaltmak için kendini hayr işlerine adadığını öğreniyoruz. Koskoca Şairlerin Sultanı Bakî'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın cariyesi olan Tûtî ile olan nikahı beni bir hayli şaşırttı ama gidip araştırınca doğruluğundan emin oldum. Bir eğlence esnasında Sultanın cariyesinin ayağı takılır ve tam düşecek iken Bakî genç kızı yakalar. İster yanlışlıkla olsun ister bilerek Sultanın cariyelerine dokunmanın sonu hiç de iyi değildir. Genç kız alacağı cezanın korkusu ile bayılırken bizim Bakî Sultanın huzurunda başını eğer ve kendisine verilecek cezayı bekler. O sırada Kanuni Tûtî ile Bakî'yi nikahlar. Bu sıralarda Babil Cemiyeti Leyla ile Mecnun kitabının peşindedir. Şifreleri çözüp Babil Uzay Araştırma Merkezini kuracaklardır. Kitabın yolculuğu daha sonra hiç durmadan el değiştirecek. III. Murad döneminde Rûkal ile karşılaşacak. Rûkal, padişahın cariyesi ve üstelik hamiledir. Ama sonu hiç de iyi olmayacaktır Safiye Sultan sebebiyle. Leyla ile Mecnun kitabı serüvenini daha sonra Roma'ya giderek devam ettirecek. Roma hakkında kitap bize aynen şöyle der; "Roma cüzzam ve zindan da demektir. Roma zindanları her gün işkence gören Akdeniz leventleriyle doluydu. Hiç bir zaman kısa sürede ve acısız olarak öldürülmüyorlardı. Burada insanı ikiye, üçe katlamak ve sırtından başlayarak bütün kemiklerini kırmak için hazırlanmış, aletler vardır. Etleri kemikten ayırmak üzere hazırlanmış sivri kancalar ve kafatasını sıkıştıran mengeneler ve daha neler neler..." Başka bir yerde ise, "İslam dinini inkar etmediği için burunları ve kulakları kesilmiş yüzlerce tutsağın burada yakıldığına şahit oldum ben." Der. Daha sonra tekrardan Osmanlı'ya gönderilecektir. Evliya Çelebi'nin eline geçecek. Onun Seyehatname'sini yazmasına şahit olacak. Bu sırada Osmanlı giderek yozlaşmaktadır. Kendi çöküşünü hazırlamaktadır. Mesela 4. Murad döneminde Nef'î'nin öldürülmesi, herkese içki yasağı koymuş iken Sultanın içki içmesi... Ne garip gerçekten. Buraya gelmişken Nef'î gibi hiciv ustasının bir daha gelmeyecek olması ne kadar da kötü gerçekten. Değer bilinmesi gereken insanlar harcanıp gitmiş. Atâî Efendi'nin kızının ırzına geçilmesi ve daha sonra kızın bir cariye yapılması o dönemin ne kadar da yozlaştığını gözler önüne serer. Mesela Sultan Murad döneminde Hafız Ahmed Paşa yeniçerilere parçalattırılıyor ve etinin cüzzam ve mafsal ağrılarına iyi geldiği söylenerek İstanbul halkına satıldığını ilk defa burada okudum. Bu nasıl bir kafa yapısı??? Bu yozlaşmanın kaçıncı evresi yahu! Nedîm gibi bir şairin o hazin sonu. Patrona Halil isyanının getirdiği o acı dönem. Nedîm evinin basıldığı sırada karşı evin damına atlarken yere düşüyor ve ölüyor. Bu kitapta öyle geçiyor, başka bir yerde ise İbrahim Paşa'ya yapılan işkenceleri öğrenince korkudan öldüğü yönünde. Hangisi doğru orasını bilemeyeceğim lakin güzel şairlerin şu düştüğü durum bir hayli kırıcı ve üzücü. Kitaplar git gide gözden düşmeye başlıyor Osmanlı'nın sonlarına doğru. Öyle ki koskoca Leyla ile Mecnun sokak aralarında geziniyor üç kuruşa satılıyor. Hemde Fuzuli'nin elinin değdiği o Leyla ile Mecnun. Hop bir de bakıyoruz ki, Tanzimat dönemine gelmişiz. Hani şu bildiğimiz Namık Kemal dönemine. Bu adamlar yenilikten yana. Bâkî, Nedim, Nef'î, Nâbî, Fuzûlî gibi üstadları çok sevdiklerini ama artık yazdıklarının çöpe atılması gerektiğini ileri sürüyorlar. Eğer aksi olursa kendilerini Batının o sözde güvenli (!!) kucağına atamazlar. Fuzûlî ve diğer üstad şairler kendilerinden böyle bahsedildiğini duysa kahrolur. Bu benim şahsi görüşüm katılan olur veyahut olmaz. Osmanlı'nın bilime olan bakış acısını II.Bayezit döneminde görüyoruz. Tabi her padişah için bu söylenemez. Colombus kendisine bir himaye aradığı sırada Osmanlıya gelir, Sultan Bayezit'e "Bana gemiler verin, size yeni bir dünya vereyim." Demiş ve ilim heyetinin başkanı da "Ahir zamanda Yeni Dünya mı olurmuş." Diyerek teklifini reddetmiştir. Valla oluyor işte yeni dünya, bizim yapamadığımız o yeni dünya düzenini adamlar çok güzel bir şekilde yaptılar. Tek bu örnekte değil üstelik, rasathane bile yıktırılmıştır osmanlıda. -Bu sözlerim bütün padişahlara değildir- Bir durun Allah aşkına İslam bilime karşı değildir!! Aksine bilimi destekler. Giderek yozlaşmanın acısını Osmanlı en kötü şekilde ödemiştir birazda. Bu sırada kitabın beyitleri arasındaki şifreler çözülmüş ve Arkelog olan Koldewey İştar tapınağını bulmuş hatta altın heykellere ve bilimin önünü açacak tabletlere bile ulaşılmış ama maalesef ki istenilen sonuca ulaşılamamıştır. Çünkü birisi tarafından daha sonra tabletler paramparça edilmiştir, neden mi? Çünkü içinde altın olabilir düşüncesiyle, böylece bir bilimin önü kapatılmıştır. Ele geçirilen eşyalar ise hırsızlar tarafından kaçırılmış ve ucuz ucuza satılmıştır. Fuzûlî ne de güzel söylemiş, "Dünyada her şey aşktan ibaretmiş; bilim ise yalnızca kuru bir dedikodu."
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşkİskender Pala · Kapı Yayınları · 201520,1bin okunma
·
713 görüntüleme
AkadirZ okurunun profil resmi
Tarih mi felsefe mi fantastik mi romantik mi ne olduğu belli olmayan bir kitap kurgusu çok başarısız. Belli bir süre sonra sıkıldım şu an bitsin diye okuyorum.
Beyza nur okurunun profil resmi
Bana kalırsa bir esere başarısız diyemeyiz. Elbette başarılı olan noktalar mevcuttur.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.