Zweig, her öyküsü ayrı alıp götürür insanı, her kelimesi dokunur yüreğe. Duyguların öyküye bu denli gerçek ve aheste yansıtıldığı, benzer tadı veren ne az esertaşı vardır.
Zorunluluk, ne çok soru soruyor okura aslında. Mesela, bu hayatta gerçekten ne kadar zorunluyuz bir şeyleri yapmaya? Ne kadarı devletin emir kulu memurunun kalemi, ne kadarı kişinin kendi iradesi? Kime boyun eğer insana, devletine mi, toplumuna mı? Neyi seçer insan, ölümü mü yaşamı mı? Alışıldık sevgi tutup çekebilir mi bizi mekan ya da zamandan? Sıradışı bir öteki mi beklenmeli?
Soruların tartışmalı cevaları ve yarattıkları yeni sorular için gözler sayfalara...