Bir oturuşta okunan sürükleyici bir Canan Tan klasiği. Daha önce bu yazarın kalemiyle tanışanlar onun dilinin nasıl akıcı olduğunu bilir. Su gibi berrak dili olan, kendisini hemencecik okutan bir eserdi. Kitabın ismindeki duyguyu, kitabı okurken sık sık hissediyorsunuz. Yüreğinize sızı yükleniyor ama sonunda o sızının yerini buruk da olsa bir mutluluk alıyor. Tabii giden de çoktan gitmiş oluyor. Ne demiş arka kapakta Canan Tan: “Gitme kal, diyemem. Git… Bu baş bunu da atlatır. Ama yürek için söz veremem.” Keyifli okumalar… :)