İpek, Arzu, Handan, Narin, Kezzi ile Gülendam.. Anadolunun bağrında farklı hayatlara ve farklı sosyo-kültürel çevrelere sahip bu kadınların, gittikçe iç içe geçen ve birbirine değen yaşam hikayesi incelikle örülüp ve kadın dostluğunun da örnekleriyle, bir yerde birleşiyor. İç seslerine ortak olduğumuz bu kadınların her birinin yolu, bir şekilde birbirlerine dokunuyor. Kendini tanımaya çalışan, sır saklayan, derdini kimseye açmayan, bazen de korkuyu iliklerinde yaşayan kadınlar.. Altı farklı kadının birbirine değen hayat hikayeleri, her birinin kendi düşünceleri üzerinden aktarılıyor. Altı kadın karakterin ön planda olduğu romanda, kadın olmanın çaresizliği yaşayan, geleneklerle, toplumsal dayatmalarla yüzleşmeye zorlanan, susmuş ya da susturulmuş kadınları okuyoruz. Bu altı kadın, ataerkil bir toplumda birbirinden güç alarak, toplumsal düzen içerisinde ortaya çıkan ayrışmaya karşı koyuyorlar. Ayağa kalkabilmek için, iç dünyalarıyla savaşıyorlar. Yavaş yavaş ve sindire sindire okunması gereken, şiir gibi bir roman. Kadın olmanın zorluklarını okuyucunun gözüne sokan, çoğu zaman görmezden gelinen ya da sorun bile görülmeyen, üstü örtülen sorunları gösteren, yine “coğrafya kader midir?” sorusunu sorduran bir eser. Ağır ve kasvetli bir havada geçen roman, kadınların söyleyemediklerini, içine attıklarını ve iç dünyasında yaşadıkları buhranı yansıtıyor. Sarsıcı ve hüzünlü bir roman. Tavsiyemdir. #YokuşAşağıPortakallar ^ ^ #alıntı Hayat ezberleyerek yaşanmıyor ki, ben değişince olayları algılamam da değişiyor, farklı bir algının farklı sözcükleri çağırmasından doğal ne olabilir! ^ Uzanamayacağımı bile bile uzattım kollarımı, evin bomboş olduğunu bildiğim halde bir tabure arandı gözlerim. Busun işte dedim, tutamayacağına uzanır, olmayanı ararsın. ^ @selyayincilik #selyayincilik @uzakiyi #bloghemsire #şiir #edebiyat #bookstagram

Yokuş Aşağı PortakallarZeynep Uzunbay · Sel Yayıncılık · 202237 okunma

·

67 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.