Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ruh konusunda Alkmaion'un yaptığı önemli bir katkı vardı: Ona göre ruhun ölümsüzlügü ölümsüz varlıklara benzerliğinin sonucudur, ortak yan ları ezeli ve ebedi devinimdir, zira boton Tanrısal seyler de ebediyen ve sürekli devi nir ay, güneş, yıldızlar ve bütün gök (Aristoteles, Ruh Dzerine, 405a30). Cicero ve Klemens Alkmaion'un gökcisimlerinin Tanrısalligina inancını yineler (Diels-Kranz, A12); Actius da ruhun ölümsüzlügü argümanını yeniden aktarırken deviniminin ebedi olmasının yanı sıra ruhun kendi kendini devindirdigini ekler. Üçünün de bilgisi Theophrastos'a dayanır ve Ruh Üzerine'nin başka bir yerinde (404a20) Aristoteles bizzat "ruhu kendi kendini devindiren şey olarak tanımlayan- lardan söz ederken aklındaki kişiler büyük olasılıkla Platon ve Ksenokrates'in ya ni sira Alkmaion'dur Dogadaki devinim ebedi olduğu için ve görünüşte bu devinim kendi kendinden kaynaklandıgı için doğanın büyük oranda canlı olduğu yönündeki bulanık inanç fi- lozoflarla sınırlı olmayan eski bir inançtı.15 Anaksimenes ve Pythagorasçılarda bu inanç makrokozmik ile mikrokozmik yaşam arasında yakın bir ilişki kurulmasına yol açar. Gökcisimlerinin Tanrısal olduğu halk dininde köklü bir inanışu; bu durum yıldızların ölülerin ruhları oldugu inancıyla birlikte insanlar ile yıldızları bir araya getiriyordu (Aristophanes, Barış, 832 vd). Ama Alkmaion bu fikirler üzerine kap- samlıca düşünmüş, onları akla yatkın bir biçimde sunma yönünde adım atmıştır. Di- yebiliriz ki gözlemlenebilir devinim olgusundan hareket eden Alkmaion devinimin nihai nedeninin yaşam olması gerektiği varsayımından psykhe'nin kendi kendinden kaynaklanan ebedi bir devinime sahip olduğunu çıkarsamıştır. Demek ki yaşam zo- runlu olarak öyle ya da böyle kesintisizce var olmuştur, yoksa hiçbir devinim başla yamaz ya da süremezdi. Aristoteles psikolojideki öncellerini, ruhun ana özelliğini devinimde ve duyumda görenler olarak ikiye ayırır. Devinimde görenler konusunda şöyle der. "Kimileri ruhun esas ve öncelikli olarak devindirici oldugunu öne sürü yor, kendisi devinmeyen şeyin başka şeyi devindiremeyeceğini varsayarak ruhu de- viren bir şey olarak düşünüyorlar" (Ruh Üzerine, 403b28). Biraz ileride de şunları söylüyor: "Görünen o ki, ruhu kendi kendini devindiren şey olarak tanımlayanların tümüne göre, devinim ruhun en temel özelliğidir ve her şeyi ruh devindirir, ama ru- hu kendi kendisi devindirir, çünkü onlar, kendisi devinmeyen hiçbir devindirici görmüyorlar" (404a21). Platon Phaidros'un ünlü bir pasajında ruhun ölümsüzlüğünü kanıtlamaya yönelik bu argüman geliştirmiştir (245C, çeviri Hackforth'un): Her ruh ölümsüzdür, çünkü hep devinen şey ölümsüzdür. Ama bir şeyi devindirirken baska bir şey tarafından devindirilen şeyin devinimi sona erebilir ve dolayısıyla yaşa m bitebilir, oysa ancak kendi kendini devindiren şeyin devinimi kesintiye uğramaz, çünkü o kendi doğasını terk edemez; üstelik kendi kendini devindiren bu sey devin- dinilen bütün başka şeylerin devinim kaynağı ve ana ilkesidir. Platon çıkış noktasını Alkmaion'dan almış, ama argümanı inceltip daha mantıksal bir biçimde ortaya koymuştur. Ebediyen devinen şey ölümsüzdür, kendi kendini devindiren şey ebediyen devinir, öyleyse kendi kendini devindiren şey ölümsüzdür. Bah da kendi kendini devindirendir, o halde ruh ölümsüzdür, 16 Aktarılanlara baka- cak olursak Alkmaion daha naif bir biçimde herkesin inandığı gibi Tanrısal ve ölüm- siz olan ve sürekli devindikleri gözlemlenebilen gökcisimleriyle kurulan bir benzer- lige bel bağlamıştı. Alkmaion'un öncüllerinin çoğu örtük ya da yarı örtük öncüller- dir, çünkü o felsefe-öncesi düşüncenin sorgulanmamış varsayımlarına daha yakın durur. Aristotelesçi Sorular'da Alkmaion'a atfedilen ve ilk bakışta akıl karıştırıcı görünen bir söz vardır (Diels-Kranz, fr. 2): "Alkmaion insanların başlangıcı sona bağlayama- dığı için öldügünü söyler." Kullanılan dil -"uçları bir araya getirememek-olagandan biraz farklıdır, ama aslında Alkmaion'un tümcesinin arkasındaki imge, erken Yunan düşüncesinde büyük ağırlığa ve oldukça geniş uygulama alanına sahip imgelerden bin olan dairesel devinimdir." Babilli astronomların kayıtlarından bilindiği gibi, bu- tün kozmosun dış çeperi ve bütün gökcisimleri en başından beri düzenli yinelenen karmaşık daireler izliyor gibi görünüyordu. Yine belliydi ki bu göksel dönüşler yer- yüzündeki olayların döngüsel yinelenişinin nedeniydi. Yaz yerini kışa bırakır, ama güneş döngüsünü tamamlayınca yaz kaçınılmaz biçimde geri gelir ve bu mevsim dongüsü tek tek şeylerde dogum, büyüme, ölüm ve yeni doğum döngüsünü meyda ta getirir. Tohum bitki olur, bitki çiçek açar, solup olur, ama önce yeni tohumu bi- takir ve yaşam döngüsü yeni tohumla yinelenir. Aleksandreiali Philon şöyle yazar ken çok eski bir düşünceyi sürdürüyordu: Türleri ölümsüzleştirerek ve onların ebediyetten pay almasına izin vererek doganın varoluşunu uzatmak Tanrı'nın iradesiydi. Bu yüzden başlangıcı sona getirdi, hatta bağladı, sonun başlangıca dönmesini sağladı; nitekim başlangıçtan son gelircesine bit- kilerden meyve gelir, meyveden de kendinde bitkiyi içeren tohum gelir, yani sondan başlangıç gelir. 18 Güneşin yıllık dönüşünde ya da dönen herhangi bir şeyin izlediği yolda son ile baş- langıç aynı noktaysa, ölen bitkinin tohum vermesinde de sonla başlangıç buluşur. "Çemberde başlangıç ve son ortaktır" (Herakleitos, fr. 103).
Sayfa 355Kitabı okudu
·
102 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.