Dünyanın Dört Bir Yanındaki Müslümanların Ramazan İzlenimleriAnasayfanızdaki "Samanyolunda Ziyafet" iletilerini sekteye uğratmanın buruk bir mahcubiyetini yaşasam da arkadaşlar bu tatlı kitaptan kısaca bahsetmek istedim :)
Bambaşka coğrafyalarda yaşasak da Ramazan ayı bütün Müslümanlar için aslında aynı anlamı taşıyor. Ramazan'ın gelişiyle beraber içimizi kaplayan o tarifsiz sevinç ve heyecan, farklı lezzetleri ile sahur sofraları, sevdiklerimizle birlikte ya da meydanlarda yapılan toplu iftarlar, Ramazan'ın süsü Kur'an-ı Kerim tilavetleri ile mukabeleler, gecelerimizi güzelleştiren teravih namazlarımız ve son on günde eda edilen itikâf ibadeti ile Kadir gecesinin ihyası bölge ve coğrafya fark etmeksizin hepimizin hayatında o güzide yerini alıyor. Fakat bunların hayatımıza akseden yönlerinde benzerlikler bulunmakla beraber farklılıklar da yer alıyor. Mesela sahur vakitlerinde bizdeki Ramazan davulcularının yerine bazı ülkelerde çalan sirenler, uyandırma görevlileri veya camiden yapılan sahurun bittiğini duyuran anonslar, Endonezya, Ürdün gibi ülkelerde çalışma ve okul saatlerinin Ramazan ayına göre düzenlenmesi, Fransa'da camilerde yapılan toplu sahurlar, Hollanda'da gayrimüslimlerin Müslümanlar için tertip ettiği iftar organizasyonları, Bagladeş'te halkın imam ya da müezzini her gün bir eve iftara davet etmesi, eğer iftarlar dolduysa bu defa sahura davet etmeye başlaması gibi bazı uygulamalar her ülkenin kendine has güzel bir özelliği olarak karşımıza çıkıyor.
Ramazan ayı gibi bayramlarımız da birbirine benzerlik gösteriyor. Ufak tefek farklılıklarımız olsa da bayram demek hepimiz için biraz çocuk neşesi, biraz bayram harçlığı biraz da misafirler için hazırlanan ikramlar demek. Bunların arasında en sevdiğim Gürcistan'da misafirlere şerbetli tatlı yerine yaş pasta ikram edilmesi oldu sanırım. (Bu uygulamanın bize de getirilmesi için baklava yemeyen ve yaş pasta aşığı bir insan olarak acil KHK çalışması başlatmam gerekiyor.)
Kitapta, Türkiye'de kendi ülkeleri ile kıyaslandığında farklılık gösteren ve hatta buna şaşırdıklarını ifade ettikleri birkaç hususu ben de buraya almak istedim. Bunlardan birisi teravih namazlarının diğer pek çok ülkede genel olarak hatimle kılınırken Türkiye'de sadece belli bazı camilerde hatimle kılınması ve çoğu camide teravih namazların hızlı kılınması. (Bu durum benim de çok şikayetçi olduğum bir konu. Ya Fil-Nas arası sureler okunuyor ya da farklı bir sayfadan tek ayet okuyup rükuya gidiliyor malesef. Bunun yerine en azından beş on satır veya son cüzdeki diğer surelerden okunabilir.) Diğeri ise Ramazan ayında lokanta, restoran gibi yerlerin açık olması ve oruç tutmayanların açık alanlarda yemek yemeleri. Çünkü Müslüman olmayan bir ülkede yaşayanların hemen hepsi gayrimüslimlerin karşılarında yemek yemekten çekindiklerini ve Müslüman ülkelerde yaşayanlar ise yemek yerlerinin Ramazan ayında kapalı olduğunu ifade etmişler.
Bu gibi Ramazan'a ve bayrama ait ayırt edici meselelerin yanı sıra bazı ülkelerin kültür, yaşayış ve genel özelliklerine dair de anekdotları okuyoruz. Bagladeş'te kız tarafının başlık parası ödemesi, Endonezya'da yılda irili ufaklı ortalama 22.000 deprem olması, daha az maliyetli olduğu için yemeği dışarıda yemeleri (Keşke bizde de olsa da evde yemek yapmasak) gibi birkaç örnek zikredilebilir. Ayrıca Müslümanların sayıca az olduğu bölgelerde Ramazan ayının, orucun, camilerin ve Müslüman-gayrimüslim ayrımı olmadan yenen toplu iftarların o bölgelerde yaşayan Müslümanlar için ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu bir kez daha fark ediyoruz.
İftar vaktine saatler kala bir şey yapmak istemediğimizde, zihnimiz yorulduğu için Kur'an, meal, tefsir dışında bizi dinlendirecek bir kitap okumak istediğimizde elimize alıp hızlıca okunacak ve dimağımızda hoş bir lezzet bırakacak okuması çok keyifli bir kitaptı. Bize Ramazan ayını ve bu güzellikleri bahşettiğin için sana da çok teşekkür ederiz Allahım.