..... Orada birkaç köpek , birbirleriyle sarmaş dolaş olmuş uyuyorlardı . Müritlerden biri :
" Bu zavallıların arasında ne kadar güzel bir birlik var ; ne güzel uyuyor ve birbirleriyle ne kadar da güzel sarmaş dolaş olmuşlar "dedi .
Bunun üzerine Mevlânâ :
" Evet " dedi . " Sen bunların arasındaki dostluğun ve birliğin ne kadar içten olduğunu bilmek istersen , aralarına bir leş veya ciğer atıver . O zaman , bu dostluğun nasıl bir dostluk olduğunu görürsün . Köpeklerin bu hâli , dünya çıkarına , yalnız midelerine , keselerine tapanların aralarındaki dostluğa benzer . Görünüşte pek içtendirler . Aralarında bir düşmanlık veya çıkar olmadıkça , birbirlerinin dostudurlar . Fakat dünyalık bir şey aralarına girince , nice yıllık namus ve onurlarını boşa verip aralarındaki tuz ekmek hakkını bir yana atarlar ."
İşte bu örnekte olduğu gibi , geçimsiz insanların birleşmesinin bir değeri yoktur . Dostluk paraya pula değil , ruha , duyguya dayanmalıydı .