Ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda çok sayıda insan, kısmen Endüstri Devriminin
bir sonucu olarak, kırsal kökenierinden koparak kent ortamiarına hareket ettiler. Bu
kitlesel göçe, büyük ölçüde kent alanlannda endüstriyel sistemin yarattığı işler neden
oldu. Fakat bu, kent yaşantısına uyum sağlamak zorunda olan insanlar için birçok
zorluğu beraberinde getirdi. Dahası, şehirlerin genişlemesi, aşırı kalabalıklaşma, kirlilik, gürültü ve trafiği kapsayan kent sorunlarının görünürde sonu olmayan bir listesini üretti. Kent yaşantısının doğası ve sorunlan ilk sosyologlardan birçoğunun, özellikle Max Weber ve Georg Simmel'in dikkatini çekti. Aslında, Amerikan
sosyolojisinin ilk büyük okulu olan Chicago okulu, büyük ölçüde, kente verdiği önem
ve Chicago 'yu kentleşme ve sorunlarının araştırıldığı bir laboratuar olarak kullanmaya
yönelik ilgisiyle tanımlandı.