Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

724 syf.
·
Puan vermedi
“Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz”
Kendimi, bu incelemeyi yapacak yetkinlikte görmesem de kitabın bende bıraktığı etkiye dayanarak bunu kendime bir vazife sayıyorum. Kitabın bilinen özellikleriyle başlamak istiyorum. 70li yıllarda, ilk yayımlandığı zamanlarda toplumculuk akımının popüler olmasından dolayı yeterli ilgiyi görememiş romanımız. Hatta bireyselci olduğu için birçok çevre tarafından olumsuz eleştiriler almış Oğuzcum Atay. Ölümünden sonra geç kalınmış bir ilgiyi görmüş (aynı, romanda Selim’in gördüğü ilgi gibi). Gerek kullandığı bilinç akışı tekniği, gerek Selim’in yazdığı Şarkılar’ın çoğu kısmının hece ölçüsüyle ve kafiyeyle yazılmış olması, yazarın 80-90 sayfalık bir kısımda noktalama işareti kullanmamış olması bu canım eserin diğer dillere tercümesini zorlaştıran etkenlerden. Sevin Seydi (evet, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı ithaf ettiği Sevin); Atay bu romanı yazarken eş zamanlı olarak, Atay’a danışarak İngilizce’ye çevirmiş aslında ancak bu çevirinin yayımlanması hakkında bir bilgim yok ne yazık ki. Kitabın ilk baskısında Sevin yapıyor kapak resmini. Tutunamayanlar’da Selim’in Günseli’yi severken yaptığı resimlerin arkasına yazdığı kısaltmayı kullanan da Sevin ayrıca: “sszyr”. Belirtmek istediğim minik detayları da belirttikten sonra gelelim ana konumuza. Roman Turgut Özben’in arkadaşı Selim Işık’ın intiharı ile başlıyor. “Sonunu merak etmeden okuyun bu kitabı” diyor sanki yazarımız, eserde de yazdığı gibi : “Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.” Roman boyunca Turgut, Selim’in intiharının nedenini araştırıyor, Selim’in neden hayata tutunamadığını. Bazı yerlerde kitabı okumak güçleşiyor; -anlamak için çok cahil olduğumu düşündürtmüştü bana- belki de bu, neden kitabın ülkemizin en çok yarım bırakılanı olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda eşsiz duygular sunuyor okuruna, “Ben de kaybolmuştum, ben de tutunacak bir insan aramıştım, ben de her şeye karşı çıkmışım, ben de anlaşılmadığımı hissedip yine de kendimi anlatmadan anlaşılmayı beklemiştim, düşüncelerimi susturmayı bilemeyip hayattan istifa etmek ve başka bir hayatı başka türlü yaşamak istemiştim, ben de parçalarımı bir arada tutmak için nasıl çabalamıştım, hayır diyemedim Selim gibi, ‘büyük ve güzel şeyler de var’ diyip büyük ve güzel şeylerin içime girmesine ve beni yaşatmasına izin vermedim, ben de tutunacak dalım kalmaz korkusuyla Turgut gibi eteğimin ucundan bağlandığım düzenden kurtulamadım da düşünmeden yaşadım bazen, düşünmekten ve sevmekten korktum, ben de insanların sohbetinden hoşlanmaz olup kendi kendime çok konuştum günlerce, sonra da yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurdum, başka bir insan olma özlemiyle yanıp tutuştum…” Ben de, ben de, ben de… Okurken yeri gelip Selim’le, yeri gelip Turgut’la özdeştirdik kendimizi. Bu da elbette bu romanın bu kadar çok okunmasını sağladı. Selim Işık. Canım Selim! Tutunamayanlar’ın kurucu lideri. Kendiyle çelişip durdu hayatı boyunca. Kimi zaman hiç susmadan anlattı da anlaşılmadı, kimi zaman anlatmadı ama tek arzusu vardı: anlaşılmak. Anlaşılıyordu belki de, anlaşılacaktı. Ancak bunu çok gördü kendine. Küçük gördü kendini, aynı zamanda küçümsedi insanları da. Kimi zaman çok sevdi hayatı; tutunmak için büyük ve güzel şeyler bulmaya, bulamasa da bunların varlığına inanmak istedi. Kimi zaman kin kustu hayata: onu yaşattığı, ona büyük görevler verip zorluklar altında bıraktığı, başaramadığı, küçükken annesinin bile “korkak oğlum” diye sevdiği, ressam olamadığı, anlaşılamadığı, bir türlü herhangi biri “olamadığı”, ruhunu azaplarla doldurduğu, onu koca dünyada yalnız bıraktığı için. Biarz rol yapsa belki tutunabilirdi yaşama Selim, ya da Günseli biraz daha erken girseydi hayatına. Olmadı. Bize “tutunamayanlar”ı miras bıraktı. Tutunamayanları yetim bıraktı, her işi olduğu gibi bunu da yarım bıraktı, tüm oyunlarda olduğu gibi hayat oyununun da yarısında çıktı. Bat dünya bat! Turgutçum Özben. Oğuz Atay ve Selim Işık gibi o da mühendis. Henüz yazarın Günlük’ünü okumadığım için çok kesin olmamakla birlikte “Özben” soyadıyla yazarın bize bir şeyler göstermek istediğini düşünüyorum. Selim’in ölümüne katlanamıyor, kabullenemiyor. Onu en baştan anlarsa belki Selim’i yaşatabileceğini düşünüyor. Onun hayatına temas etmiş insanları arıyor, onlara Selim’i soruyor, her kişiyle yeni bir Selim ortaya çıkıyor. Bunca Selim’i nasıl birleştireceğini bilemiyor -Selim de bilememişti de öldürmüştü onlarca Selim’i-. Selim’i aradığı yolda sonunda o da bir Tutunamayan oluyor. Zaten kim dayanabilirdi bu yolda… Başlarda herkesin yaşadığı rutinin içindeydi o da oysa. Kitabın bir kısmından sonra Turgut’un öz benliğine koyduğu isim bence Olric. Kafasının içinde sürekli onunla konuşuyor, bazen gerçekten konuşup konuşmadığını bile bilemiyor. Sonunda o da yaşam oyununu ürkütücü bir gerçekle bozdu kim bilir? İncelememde yalnız Selim ve Turgut’un kişiliğine yer versem de kitap birçok karakteri öyle iyi işliyor ki! “Evet, ben de tanıyorum bir tane Metin, evet evet hatta Esat şu bizim komşunun oğlu, Numan amca da aynı babam işte…” dememek imkansız gibi. Sadece bireyin iç dünyasına yönelik bir kitapmış gibi görünse de aslında toplumun insanı nasıl yalnız birey yapmaya ittiğini de açıkça gösteriyor aslında. Kitap hakkında genel değerlendirmelerimden sonra biraz da kitabın nasıl, ne zaman okunması gerektiğinden bahsetmek istiyorum. Bununla ilgili birçok yargı var. “Atay okumaya şu kitaptan başlanmalı, efendim şu şu kitapları okumadan sakın ha başlamayın Tutunamayanlar’a anlamadığınızla kalırsınız vs. vs.” Belli bir kültür birikimi gerektirdiğine katılıyorum, bu bağlamda Oğuz Aktürk’ün incelemesini çok değerli buluyorum. Ancak bunları yapmam için gereken zaman boyunca romanı okumayı beklemeye dayanamadım. 3 kere başlayıp, önce belirli bir seviyede olmam gerektiği düşüncesiyle bıraktım. 4. kez ise dayanamayıp okudum. Fakat romanda adı geçen yazarlar, romanda etkili ana akımlar, Atay’ın etkilendiği yazarlar ışığında Tutunamayanlar’ı tekrar okumak için sabırsızlanıyorum!
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
·
589 görüntüleme
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Okuduğum en güzel
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
incelemelerinden biri oldu. Emeğinize sağlık harika olmuş🖤
MehmetÇE okurunun profil resmi
Hocam inceleme sonuna kadar TUTUNAMAYANLAR’dan olmak için direndim durdum. Tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum tüm TUTUNAMAYANLAR adına bi tutunamayan olarak👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.