"1918 Temmuz'unun 5. Cuma günü Karlsbad'daki ikametgahıma İzmir'de tanıdığım bir zat, diğer bir arkadaşla geldiler. Misafirler Padişah'ın vefat ettiğini ve Vahdettin'in tahta çıktığını haber vererek, 'Allah cümleye ve yeni Padişah'a ömür versin' dediler. Ben bu haber karşısında biraz gayritabii bir hal almış olacağım ki, misafirlerimin dikkatlerini çekmişim. Üzülmüş müydüm, memnun mu olmuştum? Pek ayıramıyorum. Gerçek şuydu ki ne ölen Padişah'a acımıştım ne de yeni Padişah'ın ömrünün uzun veya kısa olmasıyla ilgiliydim. Acaba üzüntümün sebebi bu değişiklik esnasında istanbul'da bulunamamak mıydı? Buna dair de kesin bir fikir söyleyemem. Yalnız bir durgunluk geçirdiğiınİ hatırlarım."