Gönderi

Seri adımlarla Paseo del Prado'yu geçti, bir brasserie'nin önünde durdu; menüyü inceleyip camekânın arkasından, yansımaya engel olmak için elini siper ederek (iddialı şapkasının kenarı yeterli değil miydi?) içeriye göz attı; öğle yemeğini orada yemeyi düşünür gibiydi -ama "keko" yabancılar haricinde Madrid'de öğle yemeği için saat erkendi; belki yanılıyordum ve adam yabancıydı; öyle görünmüyordu gerçi; genel olarak görünümünde, özellikle yürüyüşünde, belki de pantolonunda kuşkuya yer bırakmayacak bir İspanyolluk vardı- o süre boyunca ben de yakındaki bir dükkânın vitrinine baktım;
Sayfa 296 - VI GölgeKitabı okudu
·
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.