Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

263 syf.
·
Puan vermedi
Hayatı korkarak yaşayanların, kendilerini gerçekleştiremeyenlerin hikayesi…
Herkese merhabalar, keyifli okumalar, yeni bir inceleme ile sizlere yazabildiğim kadarıyla yazmaya çalışacam. Karlı bir kış günü rayların üzerinde akan bir trenin yolda olmasıyla başlar romanımız. Romanımız bir kaç karakterin diliyle diğer karakterler ,yaşananlar, aileler, ailelerin sebeb oldukları ve sonuçları anlatılır. Olay örgüsünün etrafında döndüğü, ortak karakterimiz Kapak Kızı’mız ,ailesi ve sonuçları . Biri küçükken Kapak Kızı’nı ilk aşkı olarak gören , hem de kuzeni olan bir banka teftiş memuru, diğeri hem akrabası hem de küçükken arkadaşı olan radyoda çalışan kızımız. Bu iki karakterin kesişmesiyle anlatılır. Teftiş memurumuz Ersin mesleği gereği şehirden şehre gider gelir, orada kalır kısa süreliğine. Ve küçül şehirlerle bir alıp veremediği vardır. Gittiği şehirlerin monotonluğundan sitemkardır ve bu meslekte bunu uzun süre yaşamaktan da korkar. Bir yerde durumu şöyle anlatılır: “Ama zaman şehirlerin dokularını törpülemiş, yeni ve parlak bir hayat beklentisi bütün özelliklerini silmişti. Artık küçük şehirlerin dışarıdan gelenlerin genzini yakan lezzetlerinden, kendilerine has havalarından, mütevazi düzenlerinden eser yoktu. Her biri gerçekte olmayan bir büyümeyi taklit ediyor, giderek aynılaşıyor, hepsi hızla birbirine benziyordu.”( syf 106) “Her gün yarına ilişkin ümitleri azalıyor , her turnenin ardından kendinden bir parçayı kaybettiğini hissediyordu.” (Syf 27) “Gittiği her şehirde etkileyici bir yabancılık bulacağını zannederken, kendisinin de istemeden dahil olduğu bir sıradanlık, neredeyse aynılık bulmuştu. Sanki bilmediği bir şehrin sakinleriyle değil, ailesinin alt seviyedeki uzak akrabalarıyla tanışıyor, onlara tahammül ediyordu.” (syf 129) Ve bu kaygıdan kurtulmak ister, her dönüşünde bu mesleği bırakacağını kendine söyler . Ama bunu bir türlü yapamaz. Teftiş memurumuzu bir arkadaşının evinde denk geldiği bir dergide ilk aşkı gördüğü çıplak pozlu fotoğraflardan görünce , sanki hala berabermiş gibi onun bu pozları onu küçük düşürüyormuş gibi hisseder ve bu aklından çıkmaz. Yolculuğunda kendiyle iç savaş halindedir. Bir radyoda çalışan kızımız Selda her hafta hayatında karşılaştığı yaşadıklarından bir konu anlatır. Bir gün bir telefonla kendisini arayan Kapak Kızı’mız radyoda onu dinlediğini ama anlattıklarının eski anılarını hatırlattığı için artık dinlemediğini söyler. Bu telefon çok uzun zaman sonra geldiği için kendi içinde hep ona ne olduğunu merak ettiği arkadaşının bu telefonu onu düşündürür. Ve bu iki karakterin bir arada kendilerini bulma, kendileri ile yüzleşme , ve zamanında düşündükleri , ailelerinin yaptıkları, içlerinde bir muhasebeye girmesine vesile olan o tren yolculuğunda yaşarız. Trende çalışan bir de Bünyamin’inin çocuk sahibi olma isteği ve çocuklarının olmayışı , kendine yediremediği için gizliden doktora gidip sıkıntının kendinde olabileceği ihtimali ve belli bir süre sonra eşinin hamile olduğu müjdesi onu şüphelerle , kendi içini yemesiyle hem çalışıp hem kendini bundan uzak tutmak için malum dergide gördüğü Kapak Kızı’na başını yaslama hayalleriyle yolculuğumuz sürer. Roman toplumdaki aile yapısında neler olduğunu aile karakterleri ile bence çok güzel anlatmış.Duyguları, aşkları, susuşları, içine atmaları , kıskançlıkları, yapmacıklıkları ve nefretleriyle… “Hiçbir şey saf haliyle, rafine haliyle kalmıyordu. Berrak sulara mürekkep damlar gibi bulanıyor, dumanlanıyordu. … Sorun buydu. Suyu berraklaştırmaya çalışırken bulandırmak. Herkes arıyor, ama daha karışık, daha aykırı, daha bulanık şeyler buluyor, aradığından uzağa düşüyordu.” (Syf 40) Bu bahsettim memurumuz radyocu kızımız trendeki yemek yeme vagonundan aynı masada bir araya gelmesiyle konuşmaların bir iç dökme, içlerine gömdükleri duygularını dışarı vurma ve de bilemedikleri cesaretsizliklerini birbirlerine kendilerine anlatarak öğreniyoruz. Bu korkaklıklarının sebebinin kendisinin istediği şeyi yaptığını düşündüğü Kapak Kızı’nı, dergide görünce, şimdi de düşününce ,ailesinden de dolayı bi kabuğunun olduğu ve kabuğundan çıkarsa dünyasının biteceğini düşünür radyocu kızımız. “Oysa güvenli bir hayat istemek, ortalama olmak demekti. Hayatın risklerini birçok alana bölüştürmek, hep düşünerek, temkinli adımlar atmak ve bedelini bunaltıcı bir yaşama biçimiyle ödemek.” “Gün geliyor, insan yaşamak oyununun hiç de kolay olmadığını anlıyor, bir zamanlar mükemmel sandığı işleyişte inanılmaz yanlışlar buluyordu.” “Yaşadığı yıllara bakıyor ve şu dünya üzerinde kendinden başka herkesin, herkesin değilse bile bazılarının, hayatta kan ter içinde kalarak derin damarlar kazdığını, kendisininse kumun üzerinde hemen kaybolacak bir iz bırakmakla yetindiğini düşünüyordu.”(syf208) “Yanmak cesaret istiyordu.” (Syf 211) Memurumuz da eski birlikteliğini kendi başına bıraktığı Kapak Kızı’nı şuanda gördüğü dergide o halde görmesi hala berabermiş gibi düşünür ve kendini rencide hisseder. Evet karakterler kendileriyle yüzleştiler , korkularını buldular, kanayan yaralarını açtılar. “Sonuçta amaç iyi yaşamak mıydı? İyi yaşayan mı kârlıydı? İyi yaşamak, hayattan daha fazla tat almak için her şey yapılabilir miydi? Yoksa sıkıntılı olsa da değerlerine titizlenilen bir hayat mıydı doğru olan?” “Küçük tasarılarını hemen unutan, daha rahat, daha az sorunlu bir hayat yaşamak için çabalayan insanlar bunun farkında olmadıkları için mi küçüktüler? Bu dünyada iyi kötü yaşadıkları ve bir gün ilahi adaletin önünde sıradan hayatlarının hesabını vereceklerine inandıkları için mi huzurluydular? Huzurlu muydular gerçekten? Hayat uzun bir huzur muydu?” “Gün geliyor, insan yaşamak oyununun hiç de kolay olmadığını anlıyor, bir zamanlar mükemmel sandığı işleyişte inanılmaz yanlışlar buluyordu.” Herkesin kendini erkenden bulacağı , kendi hayatına ve beraber yaşadıklarıyla güzel bir hayat yaşama dileğiyle , keyifli okumalar, kitapla kalın. “Anılar dayanıksızdı. Zamanla unutulabiliyor, yeniler eskileri unutturuyordu, bu kötü bir şey değildi.” (Syf 82) “Geçer nasıl olsa, hep geçiyor, dedi içinden, her şeyin acısı geçiyor. Unutuyor insan. Unutmaktan kolay ne var?” (Syf 254)
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,4bin okunma
·
363 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.