Gönderi

ANDAN KOPMA ÇABASI VE GEREKÇESİ
Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe bırakan bir insan, kendini geçmişe yönelik düşüncelere dalmış buluyor­du. Farklı bir bağlamda, geçmişe dalmaya, olanca dehşetiyle bu­ günü daha az gerçek kılmaya yönelik eğilimden söz etmiştik. Ama bugünü gerçekliğinden koparmanın belli bir tehlikesi var­dır. Kamp yaşamında olumlu bir şeyler yaratmaya olanak tanı­yan fırsatları gözden kaçırmak kolaydı. Geçici varoluşumuzu gerçekdışı bir şey olarak değerlendirmek, tutukluların yaşamla olan bağlarını yitirmesinde kendi içinde önemli bir etkendi; her şey bir şekilde anlamsızlaşıyordu. Bu insanlar, istisna derecesin­deki zor dışsal koşulların, sık sık insana kendi ötesinde tinsel ge­lişme fırsatı tanıdığını unutuyordu. Kampın güçlüklerini kendi içsel güçlerine yönelik bir sınav olarak almak yerine, yaşamları­nı ciddiye almıyor ve anlamsız bir şeymiş gibi küçümsüyorlardı. Gözlerini kapayıp geçmişte yaşamayı tercih ediyorlardı. Bu in­sanlar için yaşam anlamsızlaşmıştı. Doğaldır ki ancak az sayıda insan büyük tinsel yüceliklere ulaşabilecek durumdaydı. Ama bazıları da görünürdeki dünyasal başarısızlıkları ve ölümleri vasıtasıyla insanca bir büyüklüğe ulaşma fırsatı yakalamıştır; bu, sıradan şartlarda asla ulaşamaya­cakları bir başarıdır. Gönülsüz ve sıradan olanlarımız için ise Bismarck’ın şu sözleri geçerli olabilir: “Yaşam, bir dişçiye gitmeye benzer. Her an, daha kötüsünün henüz yaşanmadığına inanırsı­nız, oysa zaten yaşanmış bitmiştir.” Bunu değiştirecek olursak, toplama kampmdakilerin çoğunun, yaşamın gerçek fırsatlarının geçmişte kaldığına inandığını söyleyebiliriz. Oysa gerçekte kampta bir fırsatta, meydan okuma da vardı. Kişi, bu deneyim­leri, yaşamı içsel bir zafere çeviren bir başarıya dönüştürebilir ya da tutuklulann çoğunluğunun yaptığı gibi, bunu görmezlikten gelip yaşamı bitkisel düzeyde sürdürebilir. Psikoterapi yöntemiyle veya koruyucu ruh sağlığı önlemleriy­le, kampın tutuklu üzerindeki hastalık yaratıcı etkisiyle mücade­le çabasının, tutukluya gelecekte bir hedef göstererek, ona içsel bir güç kazandırmayı amaçlaması gerekiyordu. Bazı tutuklular, içgüdüsel olarak kendileri için böyle bir amaç bulmaya çalışıyor­du. Sadece geleceğe bakarak -kendi evrensel doğası içinde- yaşa­yabilmek, insana özgü bir olgudur. İnsanın, bazen kendini ko­nuya yoğunlaştırmak zorunda kalsa da, varoluşunun en zor an­larındaki kurtancısı da işte budur.
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.