Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

94 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Hep beraber nisan sayısını Sinan Meydan okumamız bitip, Attila İlhan okumadan evvel dergimizin bu aya ait sayısını da okuyalım dedim. Haberler köşemizde bizleri, Kanser Hücreleri, Okyanuslardaki Plastik Kirliliği gibi konulardan sonra dergimizin kapağını da süsleyen, Otizm Farkındalığı üzerine anlatıma geçiyoruz. Derginin daha önceki sayılarında da bu konu üzerinde yazdığı yazıların birleşimiyle bir konu oluşturulmuş. Şimdi Otizm için bir engel değil bir farkındalık olduğuyla başlarken zamanında çok daha ağır fiziksel engeli olanlara da ‘sakat’ benzeri yakıştırmaları senelerce utanmadan yapanlara karşı rahmetli ve saygıdeğer Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘Bu insanlara sakat demeyin, onları incitmeyin, engelli diyelim’ yönündeki telkinlerini anımsamamak mümkün değil. Bir insana kıymet vermekten ziyade neden o insana kıymet verildiğini anlamak ve anlatmak vazifemizdir. Bu konuşma uzar ama konumuz olan Otizme dönelim. Otizmi yaşayan küçük büyük her insanın yaşadıkları ve belli belirsiz tepkileri maddeler halinde incelenerek başlanmış yazıya. Daha sonra Otizm konusunda yapılan çalışmalar üzerine odaklanıldığını görüyoruz. Bunun yanında nasıl ortaya çıktığı, gelişim sürecine etkisi ve neler yapılabileceği üzerine konuşmaların ağırlıkta olduğu bir inceleme okuyoruz. Bilim Çizgi bölümünde koca bir çınar Muazzez İlmiye Çığ üzerine bir anlatım yapılmasını çok beğendim. Muazzez Teyzem şu an 108 yaşında ve yanlış bilmiyorsam hala da Mersin’de yaşıyor. Kendisi bir Sümerolog ve ömrünün en güzel yıllarını buna vakfetmiş birisi. Onun hatırasına bir nebze olsun yer vermek çok anlamlı olmuş. Metabolik Sendrom diye bir söz işitmiş miydiniz? Dergi buraya çok dikkat çekici bir giriş sağlıyor. Bu şekilde bir tanımlamanın nedeni de tek bir hastalık olmak yerine birkaç sağlık sorununu birlikte barındırması olarak göze çarpıyor. Geldiğimiz yaşam kitlesine baktığımızda şöyle bir durum var artık. İnsanlar olarak çok yorgunuz, uykudan bile yorgun uyanıyoruz ve genel olarak iş tercihlerimizde oturarak yapılan halk arasında masa başı diye tabir edilen işler. Faal işler çok fazla tercih edilmiyor. Haliyle bu birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor ki bunlardan biri obezite. Çünkü hareketsiz bir yaşam sürüyoruz ve vücut hareket etmedikçe yapması gereken işlevleri yerine getirmekte de zorlanıyor. Spor, en iyi alternatif ama çok az kişinin yapma gücü var, çok daha az kişi de başladıktan sonra devamını getirebiliyor. Bunu daha bilimsel bir açıdan bakarak anlatmak gerekirse 3 yıldır yaşadığımız COVID sürecinin dünyada ölüme etkisi %1 iken, kalp damar tıkanıklığı %16, %11 inme ve %6 ile akciğer hastalıkları öne çıkıyor. Buradan aslında bu durumun ne kadar tehlikeli olduğu anlaşılabilir. Tekno Yaşam bölümünde ise her zaman olduğu gibi teknolojik haberler kısmına odaklanıyoruz. Köprülerin sağlamlığının 2 cep telefonu sayesinde test edilmesi de bu haberlerde öne çıkanlardan birisi. Sonuç olarak sensörler maliyetli ve bu maliyeti her ülke karşılayamıyor istediği gibi. Bu yüzden iyi bir çalışma olmuş. Burada en çok dikkatimi çeken haber ise CHAT GPT üzerine yapılan çok kısa bir bahisti. Bu kadar önemli bir teknolojiden bahsetmemek garip olmuş dergimiz için ama olsun sorun değil. Avrupa Birliği yapay zekada geri düşmek istemese de korkularıyla yüzleşemedikleri için bu algoritmayı tek tek yasaklıyor. Açıkçası bu bana çok komik ve yobazca geliyor. Yobazlık, her yerde yobazlık işte. Bazen (çoğu zaman) beni çılgına çevirse de kod yazarken ChatGPT’nin faydasını asla inkar edemem. Çok yardımcı oluyor. Teknolojiyi kendimize uygun kullanmakta her zaman yarar vardır. Antarktika'da bilimsel araştırmalar için dalgalanan bayrağımızın olmasının verdiği gururun tadı bir başka. Bu alana yönelik yapılan çalışmaların da dergiye eklendiğini belirtelim. Merak edilenler kısmında ise kan grubunun sonradan değişebileceği tartışılıyor. Yapılabilir mi? Bilimin önünde durulmaz tabi ama yapılmasının bir anlamı var mı? Bunun doğruluğunu bilim önderliğindeki gelecek zaman gösterecek. Yoksa 10 yıl sonra biri gelip bu yorumun altına, bana hitaben ironik biçimde “Teşekkürler Charles Duell” demesin. Hemen açıklayalım kendisi “Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey icat edildi” diyen zattır. 1899 yılında söylemiştir. Dergi hakkında son olarak şunu söyleyebiliriz. Anlattıkları konularda bizi kaliteye o kadar alıştırdılar ki her okuduğumda ya bu sefer sanki olmamış düşüncesi bana hakim oluyor ama sonra düşünüyorum, daha ne yazacaksın ne yapacaksın gibisinden. Ne olursa olsun her sayısı aynı önemle okunmalı, ilgimizi çeken konular aradan gerekirse cımbızla seçilip alınmalı. Başka da bir alternatif olmadığını düşünüyor, hepimize iyi okumalar mutlu geceler diliyorum..
Bilim ve Teknik - Sayı 665 (Nisan 2023)
Bilim ve Teknik - Sayı 665 (Nisan 2023)Bilim ve Teknik Dergisi · Tübitak Yayınları · 202354 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.