Gönderi

Ancak tam gerçeğe bağlı kalmak gerekirse, Hıristiyan takvimi yalnızca tarım alanında kullanılıyor değildi, ayrıca birçok bayramın kutlanması için de kullanılıyordu ve soydaşlarım böyle fırsatları hiç mi hiç kaçırmıyordu. Hem büyük şiir yarışmaları düzenlenip, yoksullara yiyecek dağıtılarak Peygamber'in doğum günü Mevlid, hem de buğday, fasulye, nohut ve sebzelerle özel yemekler yapılarak Mesih'in doğum günü kutlanıyordu. İslam takviminin ilk günü, Re'sü'ssene (Yılbaşı), Elhamra'da resmi bir törenle kutlanır, iyi dileklerde bulunulurdu; fakat Hıristiyan takviminin ilk günü de çocukların sabırsızlıkla bekledikleri bir gündü. O gün çocuklar maskeler takarlar, şarkılar söyleyerek varsıl evlerin kapılarını çalarlar, avuçlar dolusu kurutulmuş meyve toplarlardı. İranlıların yılbaşı günü Nevruz da neşeyle beklenen bir bayramdı. Nevruzdan önce bir dolu düğün olurdu çünkü bu mevsimin çok verimli olduğuna inanılırdı. Nevruz gününde ise oyuncaklar ve Müslümanlıktaki yasağa karşın topraktan yapılmış at ve zürafa heykelcikleri satılırdı. Bir de Müslümanların büyük bayramları vardı elbette. En önemli bayram olan Kurban Bayramında Granada halkı, kurban kesmek ve yeni giysiler almak için kendini parçalarcasına çaba gösterirdi. Orucun bitimi olan Ramazan Bayramı da en yoksullar bile en az on türlü yemek hazırlardı. Aşure gününde ise ölüler anımsanır, herkes birbirine pahalı armağanlar verirdi. Bu bayramlara ek olarak Paskalya yortusu, sonbaharın başlangıç günü olan el-Asır ve hepsinden ünlüsü Mihrecan kutlanırdı.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
·
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.