Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uzun ama müthiş...
"Kalplerinde bir hastalık vardır, Allah da onlardaki hastalığı artırmıştır. Yalan söylemeleri yüzünden, kendilerine acı veren bir azap da vardır." (Bakara, 2/10) قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ "في "Kalplerinde bir hastalık vardır." Kimi zaman çeşitli hastalıklar veya ameliyatlar sonrasında bazı insanların vücutlarının bir bölgesindeki hisler kaybolur. Örneğin kanal tedavisi gören dişlerde sinirler alınır; o bölgede hissizlik meydana gelir. Kişinin o noktada bir farkındalığı kalmaz, istediğiniz kadar dokunabilirsiniz, adeta anestezi altında gibidir. Bu hissizlik halidir. Allah (cc) diyor ki: "Kalplerinde bir hastalık var." İlk hastalık onları bir şeyleri fark etmekten alıkoyar. Bazıları bu hastalığın sûrenin başında ifade edilen "rayb" olduğunu ifade eder. "İşte kitap onda asla şüphe yoktur." (Bakara, 2) Onların esas hastalığı şüpheleridir. İslam'dan emin değildirler. Bu, o insanların kendi içlerinde büyümesine izin verdikleri bir hastalıktır. Bu ayetin diğer bir güzelliği de şudur: Allah (cc) "Onların sadrlarında hastalık vardır." dememiş, "Kalplerinde hastalık vardır." demiştir. "Sudûr" ve "kulûb" arasında büyük fark vardır. Nas Suresi'nde, "İnsanların sadrlarına vesvese veren" (Nas, 5) diyoruz, "İnsanların kalplerine vesvese veren demiyoruz. "İnsanların sadrlarına (göğüslerine) fısıldayan." deniyor ayette. Sadr ile kalp arasında fark vardır. Sadr (göğüs) bir yerdir. Bu yerin içindeki hazine kalptir. Şeytan kalbe ulaşamaz. Şeytanın göğsünüze ulaşımı vardır. Kalbi eviniz, göğsü de çevresindeki arazi gibi düşünürsek şeytan araziye girebilir ama kapıyı açmadan evinize giremez. Kalp, sizin evinizdir ve kilitlidir. Şeytan sürekli kalbinizin kapısını tıklatır, ona vesvese vermeye çalışır. Bizim görevimiz şeytan kalplerimizi tıklattığında bunu fark etmektir. Çünkü şeytan göğüslerimizdedir. Göğsün tam içindedir ve oradan fısıldar. Birisi kapıyı tıklattığında sesi içerden duyarsınız. İsterseniz kapıyı açarsınız, istemezseniz açmazsınız. Eğer gelen kişiye kapıyı sonuna kadar açarsanız gelip evinize yerleşir ve evin şeklini değiştirmeye başlar. Bunun gibi şeytanın kalbinizin içine girmesine izin verirseniz güzel çirkin, çirkin olan da güzel görünmeye başlar bize. İşte bu yüzden "Şeytan, onlara yaptıklarını güzel gösterdi." (Nahl. 63) diyor Allah (cc). Hâlâ şeytanın kalbinize girmesine izin vermediyseniz kalbinizde hala iman vardır. Çünkü "Allah imanı size sevdirdi, onu kalbinize güzel gösterdi." (Hucurât, 7) diyor Rabbimiz. "Kalplerinde bir hastalık vardır." (Bakara, 10) Hastalığın kalpte olması büyük bir problemdir. Hastalık artık göğüsle sınırlı değildir, kalbe doğru yol almıştır. Bir yabancının evinizin içine girdiğini fark ederseniz onu evden atmanız gerekir. Bizse bazen şeytanı dinliyoruz ve kapıyı açıyoruz. Farkına vardığımız ilk anda "Eüzü billahi mine şeytanirracim" Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım." diyerek Allah'a (cc) sığınmak, şeytanı kalpten atmak gerekir. Eğer kalbinizde kalmasına izin verirseniz hastalanmaya başlarsınız. Şeytana "Kullarım üzerinde hiçbir yaptırım gücün yok." (İsra, 65) denildi. Kalbinize zorla giremez ve içeride zorla kalamaz. İstiaze ile Allah'a (cc) sığındığınız anda çıkıp gitmek zorunda. Yani onu içeriye aldıysanız, kalmasına izin verdiyseniz bu onun gücü olduğundan değil, sizin en kovmamanızdan kaynaklanır. Allah (cc) size onu kovmak için her türlü imkânı sağladı. Sadece "Eüzü billahi mine şeytanirracim" deseniz, istiğfar etseniz gidecek ama bunu yapman reddettiğinizde Allah (cc) şöyle diyor: فَزادَهُمُ اللَّهُ مَرْضا "Allah onların hastalıklarını artırdı." Şeytanı dinlemek isteyene adeta şöyle denir: "Buyur biraz daha dinle! Hadi onun dostlarını da çağır. Sadece bir taneyle yetinme, şeytanların hepsini topla, içeri al ve kalbine hasar vermelerine izin ver. Şeytanların bağlandağı Ramazan ayında bile onlar hâlâ oradaymışcasına yaşa. Belli ki artık sen şeytanın işini yapmaya başlamışsın."
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.