• Dış siyasal koşulların zorlamasıyla çok partili düzene geçildiği, başka bir deyişle de, bu geçiş, ülkenin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmadığı,
• C.H.P.'ne karşı olan muhalefetin dış güçlere arkasını dayayıp onlara sığındığı,
• Bu geçiş sırasında, demokrasinin varlık kazanıp yaşayabilmesi için gerekli koşullar bulunmadığı,
• Bu geçişte emekçi sınıfların örgütlenip siyasete ağırlıklarını koymalarını engellendiği,
• Bu koşullardan yararlanan ve C.H.P. içindeki ve çıkarları halkla çelişik toprak ağaları ve ticaret (ve sanayi) burjuvazisi tarafından D.P. kurulduğu,
• Devrimlere karşı olan ancak sinmiş ve pusuda bekleyen çevrelerin D.P.'yi karşıdevrim için bir olanak olarak değerlendirdikleri,
• D.P'nin bu sınıfsal yapısına karşın halktan yana gözükerek halkın önemli bir bölümünü arkasından sürüklediği,
• D.P'ye bağlanan halkın onun gerçekte ne olduğuna bakmaksızın onu yalnızca bir seçenek olarak görüp destekledikleri, için Türkiye'de çok partili "demokratik" düzene geçiş doğuştan özürlü olmuştur.
Bu nedenlerle de Türkiye'de çok partili düzen:
• Bir karşıdevrim olarak gelişecektir.
• Dış etki ve dışa bağımlılık, Türkiye'nin sömürgeleştirilmesi sürecini başlatacaktır.