Keyifle okuduğum bir Oruç Aruoba kitabı daha bitti. Günlük tarzındaydı ve aynı zamanda haikularla(kısa şiir öbekleri) süslemişti yazılarını1999 Nisan ayında başlayıp Kasım 2000'de bırakıyor yazmayı. Biraz yalnızlık, biraz, takıntı, biraz da hüzün vardı ama hangimiz de yok ki. Bir şeye taktık mı takıyoruz. Oruç Aruoba'da Beyberbeyi fenerine takıyor. Yanmadıgında hemen arayıp, sıkıntıyı söylüyor.Aslına baktıgında bir nevi denizcilere yardımcı oluyor.
İstanbul'u anlatıyor, boğazdan, kuşlardan bahsediyor. En çok da insanların kendilerine olduğu kadar doğaya da verdikleri zararlardan dem vuruyor. İnsanoğlu olarak yapmayı değil bozmayı seviyoruz, yapmaya çalışınca da elimize yüzümüze bulastırıp daha da berbat ediyoruz.
Bir Oruç Aruoba gözüyle anlık seyredin boğazı, denizi, Galatayı, Süleymaniye'yi en çokta kendi deyimiyle Beyberbeyi Çakarı'nı. Keyifli okumalar dilerim...