Gönderi

94 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 hours
ÇEHOV... MARTI.. VE ÖTESİ...
Okuduklarımızın, bilinen biçim ve içerik yönünün ötesinde de değerlendirilebileceğini bana gösteren Dr.Elif ÇONGUR'un
Yapısalcılık Göstergebilim ve Martı
Yapısalcılık Göstergebilim ve Martı
adlı çalışmasını 1000 K'da okuyan ilk kişi olarak, bu incelemeyi tamamen Elif hocaya ve çalışmasına minnetimi sunmak adına paylaşıyorum . Martı oyununun içeriğinden çokça bahsetmek durumunda olacağım. Eğer okumadıysanız veya #Spoiler konusunda hassas iseniz lütfen devam etmeyin. Önce Çehov Merak etmeyin! Yazarın hayatı ve eserleri hakkında bir sürü kopyala-yapıştır bilgilerle sizi yormayacağım. Ancak Çehov hakkında konuşacaksak onun  nasıl yazdığı hakkında birşeyler söylemek gerekiyor. Şöyle ki: Çehov'un  oyunları ve öykülerinde (enazından benim  okuduğum hemen hepsinde)  sürekli puslu bir atmosfer ve histerik karakterler görüyoruz. Durum öyküsünün mucidinden de bu beklenir değil mi? Doktorluğunun da etkisiyle sanırım, karakterleri yalnızca patolojik ruh halleriyle betimliyor Çehov. Sanki onun yaşadığı dönemde Rusyada ruhsal olarak sağlıklı kimse yokmuş gibi hissettiriyor. Sanırım  çarlık rejiminin eskimişliğini, sürdürülemezliğini  bu karakterlerle sembolize etmek istemiş, ömrü görmeye el vermeyeceği halde (1904 yılında ölüyor) ülkesinde büyük bir değişiklik olacağını (1917 bolşevik devrimi)  okuruna sezdirmeye çalışmış.  O yüden ilk başta yeni okur için Çehov eserleri sıkıcı olarak değerlendirilebilir ama okudukça akıcı maceralardan çok daha anlamlı ve derin bir dünyaya girdiğinizi farkededeceksiniz. Çehovun dehası da bu olsa gerek. Eserlerinin merkezinde merak uyandıran, tüyler ürperten olaylara rastlamayız. Tasvirleri mekan ve zaman içermez. Daha çok kahramanların psikolojik durumlarıdır betimlediği. Elif hocanın bu konuda Martı özelinde açıkladığı bu tespiti paymaşmak yerinde olacaktır: "Çehov'un Martı'yı, oyun kişilerinin gündelik yaşamları içerisindeki diyaloglarıyla biçimlendirdiği görülür. Ancak söz konusu diyaloglar, eylem üretmeyen tekrarlar olarak oyunu oluşturur. Oyun kişilerinin tepkileri eyleme dönüşmez sadece tekrarlanan sözler olarak kalır. Dolayısıyla Çehov, eylemsizliğin tekrarından anlam üretmiştir" Yine Elif hocanın çalışmasında alıntıladığı bu pargraf Çehovun alameti farika'sını çok iyi özetliyor: "(.........)Kısa süreli bir öfke, bir sitem, bir şikâyet nöbeti olaylarda bir gelişim yaratmaz, fakat hem tepkiyi gösteren kişinin, hem tepkisiz kalan öteki kişilerin iç dünyalarında kopan fırtınayı duyurmayı başarır. Kişilerin duygu ve burgaçlarını ele veren, kırık dökük sözler, yarım kalmış davranışlardır. (...) Martı'da Treplev'in intihar etmeye kalkışıp bunu becerememesi, üstelik annesine karşı bir protesto anlamı taşıyan böyle bir davranıştan sonra başındaki yarayı gene annesine sardırması, eylemsizlikten anlam üretmeye bir örnektir. * *Sevda Şener. Yaşamın Kırılma Noktasında Dram Sanatı (Istanbul: Yapı Kre-di Yayınlanı), s. 58. SONRA MARTI "Dört kadın, altı erkek, tonlarca aşk ve bir göl manzarasından oluşan bir komedi yazıyorum."                                                 Anton Çehov Hem yarım Hem de arada kalmışlığın, olmamışlığın, tamamlanamamışlığın oyunu...... Aidiyetsizliğin oyunu.... Hem zamana hem mekana karşı aidiyetsizlik Geç kalmışlığın, pişmanlığın ve bütün bunarı değiştirememenin çaresizliğini haykıran oyun... Olduğu gibi göründüğünde de, göründüğü gibi olduğundada kaybedenlerin oyunu.. Varolmaya çalıştıkça hiçleşen, çırpındıkça batanların oyunı... kentde varolamamak-ama kırsalıda küçümsemek, aşk-hissizlik, dün-bugün, hayal edilen-kaybetme ile sonuçlanan, harikülade-vasat vb. çatışmaların, dairesel olarak tekrarlanan diyalektik bir dansa dönüşünü seyredersiniz okudukça. Yazarının komedi diye sanırım ironi yaptığı büyük  bir trajedidir Martı. VEEEEE ÖTESİ.... Yazıldığı tarihsel koşullar, yazarının ideolojisi ya da sanat tarzı gibi dış etkenlerden bağımsız, sadece metnin içindeki nesnelerin birbirleriyle  ilişkisi (gösteren ve gösterilenin yani göstergebilimsel yapının keşfi) üzerinden çözümleme yapılması olarak ortaya çıkan 'Yapısalcılık' yöntemini kullanarak Martı oyununun ötesine ışık tutan bu özel çalışmasında(YAPISALCLIK, GÖSTERGEBİLİM, VE MARTI) Elif hoca bize neler anlatmış bir bakalım. Elif hoca kendi uygulamasını metinde geçen tekrarları gösterge olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirmiştir.  4 perde olan oyununun her perdesinde belirli kişilerin çiftliğe gidip gelmeleriyle gerçekleşen olaylar anlatılır. Bu nedenle metnin temel tekrar ekseni olan  "gitmek ve gelmek" kavramlarının kahramanlar üzerinde   yarattığı duygusal ateşleyici unsurlar sonucunda olayda yer alan her kişinin diyaloglarında  alt tekrar eksenleri oluşur. Birinci perde de temel tekrar eksenini oluşturan 'gitmek ve gelmek'; Arkadina ve Trigorin'in yaz tatili için çiftliğe gelmesiyle ortaya çıkar, onlar ve diğer kahramanlar için bu ziyaret sonucunda ortaya çıkan olayların etkisiyle ateşlenen duygu durumları gitmek ve gelmek temel tekrar ekseni içinde alt tekrarlar oluşturur. Örneğin Treplev annesi Arkadina'nın çiftliğe gelimesiyle ateşenen  anne oğul ilişkilerinden kaynaklanan 'mutsuzluğunun' yarattığı intikam isteğini; oyuncu olan annesine karşı onun klasik, eskimiş bulduğu sanat anlayışını eleştrip yenilikçi bir yazar olma çabasıyla gerçekleştirmeye çalışır. Treplev için alt tekrar eksenlerinden biri olan 'mutsuzluk',  yapısalcı tahlilde ortaya çıkarılması gereken göstergenin 'gösteren' öğesini oluştururken, mutsuzluğun ateşlenmesiyle yazar olma yönelimi ise göstergenin 'gösterilen' öğesini oluşturur. Elif hocanın anlattıkları hakkında merak uyandırabildiysem ne mutlu bana. Daha fazlası için nereye başvuracağınız aşikar. Benden bu kadar........
Martı
MartıAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 201620.4k okunma
·
88 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.