Bilindiği gibi, emperyalizm bir ülkeye yalnız silâh zoruyla girmez. Hedef seçtiği ülkenin insanlarının duygu ve düşüncelerini önceden öyle bir duruma sokar, öyle bir yönlendirir ki, o ülke insanları kendiliklerinden, isteyerek ve iyi bir şey yaptıklarını sanarak emperyalist güçlere ülkelerinin kapılarını açarlar, biraz iş bilenleri ise işbirlikçiler olarak bu emperyalist sömürüden pay da alırlar. Bunu sağlamanın yolları, ülkenin yazgısı üzerinde şu ya da bu ölçüde söz sahibi olabilecek kişileri ya kendi ülkelerine gelmelerini sağlayarak orada "eğitmek", geride kalanları ise yabancı dilde eğitim yapan ve belli bir dünya görüşünü öğrencilerine belleten eğitim kurumları açmak, kültür merkezleri kurmak, yaygın bir propaganda ağı içinde yoğurmaktır. Kitle ileişim araçları bu amaç için biçilmiş kaftandır. O nedenle, emperyalistler, ülkenin iletişim odaklarını doğrudan doğruya kendi denetimlerine sokmak isterler, bu yapılamıyorsa "eğitilmiş" kişilerin yönetiminde olması için çalışılır.