Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

KÜÇÜKTÜK
Küçükken babaannemin yanına giderdik. Tabi küçüklük ya: yaramazlık, koşuşturmaca derken o ev bir adımlık mesafeye inerdi. Ev dediğim de küçücük derme çatma bir gecekondu.       Gecekondu deyip geçmekle de olmaz, sımsıcak, hayallere açılan büyük bir şatoydu. Ben ve küçük kız kardeşimin çiçekler içindeki kocaman şatosu. Babaannem ise bizleri hep gülümsemeyle ağırlayan ak saçlı prensesimizdi. Küçükken ne de güzel gelirdi bana onun yüzü. Eşi benzeri olmayan bir güzellik. Yumuşacık yüzünde kocaman bir gülümseme. O gülümsediği an yüzündeki kırışıklıklar aniden silinir ve yerini gencecik bir kıza bırakırdı. Ahhh neredeyse aşıktım ona.       Oraya kadar koşar ve ilk kim varacak yarışması yapardık. Hep ben kazanırdım. Sonra da kapıyı yumruklardım, sonuçta zile boyum yetişmiyordu. Küçüktüm. Kapıyı her zamanki gülümsemesiyle açar ve kapıya vurduğum için hiç kızmazdı bana. Sonra birdeniçeri girer ve ebeveynlerimizi beklemeden sobanın yanına koşardık. Çünkü bizim oranın kışları çetindir. Baharları neredeyse yoktur. Bahar memleket insanı için sadece bir aydan ibarettir. Çabucak gelir geçer. Fakat ben ve kardeşim için şatomuzda bahar  on iki aydı. Sobaya bakarak baharı düşlerdik.  Ve tabii açan çiçeklerin arasında bembeyaz elbisesiyle ak saçlı prensesimizi. Zaten ismi de baharı anmak adına "Defne" idi. Ne de eskilere yakışmayan bir isimdi. Fakat dediğim gibi babaannem bizler için gerçek hayatta olamayacak, sadece masallarda rastlanılabilecek bir prensesti.        Geceye doğru ona yalvarır ve bizlere masal anlatmasını isterdik. Küçücüktük. Anlattığı masallar bizler için “sadece gece uyumak isteyen küçük çocuklar için açılan hazine” idi.      "Babaanne lütfen bizlere baharı anlatsana." derdim. O da alışıktı zaten. Hep bunu isterdik kendisinden. Küçüktük…        O ise yumuşak yüzüyle gülümser ve piyanodan çıkan en tatlı melodiye benzeyen sesiyle “Gelin yaklaşın.” Derdi.       Küçük kız kardeşim ile yanına kıvrılır, başımızı dizlerine yaslar ve onu dinlerdik.  O an O küçük yaramaz çocuklardan eser kalmaz, sessiz büyük prens ve prensese dönüşürdük. Babaannem başlardı anlatmaya.       "Bahar ayı duyguların en yoğun yaşandığı aylardır. İçinize çektiğiniz nefeste olsun  kah yüzünüze vuran ışıkta kah yağan yağmurda olsun insana mükemmel bir esenlik verir. Ve düşünceleriniz hiç olmadığı kadar harekete geçer. O an, hayatı dibine kadar yaşamak istediğin andır. Bir gemi bulup sonsuzluğa açılmak veya bir kanat takıp gökyüzüne uçmak istersin.      Babam çoğu zaman bu kısımda olaya dahil olur, babaannemi bizleri şımartmakla suçlar ve o büyülü havayı bozardı ama babaannem bir peri gibi tekrardan o büyüyü yakalar ve kalplerimizi açıp içine yerleştirirdi     "Ayrıca bahar bir sürü duyguyu barındırır içinde. Bir tomurcuğun açtığı kadar umut dolu, bulutların karardığı kadar kasvetli bir havası vardır baharın. Günışığı gibi bir gülümseme, yağmur damlaları gibi gözyaşlarının içinde yaşanır baharın yoğunluğu. Bazen esen meltemin sakinliği, bazen de kasırgaların nidasıdır bahar."       Bu kısımdan sonra ise babaannemin gözleri hüzünle dolar ve devam ederdi: "Lakin artık bahar kokmuyor bu havalar. Baharı hissettirmiyor esen meltemler. Belki de bunun sebeplerinden biri de insanlardır. İnsanlar yaşamak istiyor artık ne baharı ne de duygualrı. Artık anlamıyorlar sevgiyi, hüznü mutluluğu. Belki de monoton hayatlarına duyguları, namı diğer baharı sığdıramıyorlar."       "Ama ben sığdırabiliyorum. Ben seni çok seviyorum babaanne." diyor kardeşim hemen. Ben de eksik kalır mıyım? Hemen ekliyorum: “Ben de ben de babaanne.” Babaannem lafının kesilmesine hiç mi hiç kızmıyor. Bize dönüyor "Ben de sizleri yavrularım. Sizler benim prensim ve prensesimsiniz." diyor. İşte o an kalbim heyecandan hızla atıyor. Sanki yerinden fırlayacak. Sonra babaannem ekliyor:        "Fakat insnalar bizker gibi değil canım. Bu nedenle bahar artık bize darıldı. Ve bizlere görünmemeye karar verdi. Ara ara özlemini hissettirmek için geldi ama bir o kadar da hızlı erişti bize yokluğu.         İşte o günden sonra baharı ne gören ne de hisseden oldu."        Bu kısımda ise babaannemin gözünden yaşlar dökülüyor. Kalkıyorum ve ellerimle babaannemin gözyaşlarını siliyorum. Soru sormak istiyorum ama çok uykuluyum. Babaannem bana bakıyor ve hafifçe gülümsüyor, sonra da anlayışlı bakışlarla yatMamı işaret ediyor. Tekrar bacağına yerleşiyorum ve kardeşimle yavaş yavaş uykuya dalıyoruz. Anlam veremiyoruz. Çünkü çok küçüğüz...           Şimdi anlıyorum. Babaannem de bahar kadar hızlıca gelip gitmişti. Bahar gelip almıştı onu bizden. Bırakmıştı bizi. Ölüm böyle bir prensese bile kıymıştı. Küçüktük… Babaannem geri gelecek diyorduk. Geri gelecek...          Bahar tekrardan geldi ama Babaannem gelmedi. Onsuz baharın ne anlamı vardı ki?.. Baharda dışarı çıkar ve esen rüzgarda babaannemin yumuşak sesini arardım. Küçüktüm.        Babaannem o küçücük evi de götürmüştü yanında. Şatomuzu da alıp gitmişti. Bizleri sürgüne mahkum etmişti. Yürüyordum fakat buralar bizim şatomuz değildi. Sürgündeydik. Geri dönemiyorduk şatomuza. Çok istiyorduk ama gidemiyorduk. Kapılar kilitliydi. Şatonun dışına ise hiç bahar gelmiyordu. Çünkü sürgünde bahar olmaz. Bizim sürgünümüzde ise asla bahar olmaz.       Şimdi onu aramaktan yorulduk. Çünkü çok büyüdük. Büyüdük…       Şimdi kendi çocuklarımı alıyorum yanıma. Dizlerime başlarını yaslıyorlar. Düşünüyorum. Baharı, Defne'mi. O gittikten sonra sürgüne dönüşen hayatım geçiyor aklımdan. Anlatmaya başlıyorum.:  "Bahar ayı duyguların en yoğun yaşandığı aylardır…..”        Ve sonlara doğru gözlerimden yaşlar süzülüyor. Sadece küçüklere has yürek kırgınlığı ve kalbimdeki kocaman buruklukla tamamlıyorum sözlerimi:       "İşte o günden sonra baharı ne gören ne de hisseden oldu." Ağlıyorum artık. Yavrum Defne uykulu uykulu bana bakıyor. Kalkıyor ve küçük elleriyle gözyaşlarımı siliyor. Soru soran gözlerle bana bakmaya devam ediyor. Ona hafifçe gülümsüyorum ve yatmasını işaret ediyorum. Tekrardan dizlerime yerleşiyor ve yavaş yavaş uykuya teslim oluyor. Biliyorum. Anlam veremiyor niye ağladığıma. Çünkü o çok küçük. Çok küçük…
·
145 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.