Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
95 günde okudu
Kendi gerçekliğimiz içinde önümüze getirilmek istenen her bir olguyu gösterinin bir parçası olarak gören Debord, kitaptaki tanımlarından öte bir isyanı dile getiriyor. ‘’Tamamlanmış Ayrılık’’ bölümü üzerine.. Gösteri, hayatın yansımasıdır ancak hakikat değildir. Dolayısıyla bize yansıtılan her onaylanmış bilgi, haber veya propagandanın gerçeği yansıttığı söylenemez. Bir nevi son günlerde birtakım sebeplerle çokça karşılaştığımız tabir olan ‘’algı operasyonu’’ gibi. Guy Debord ‘’İktisadın toplumsal yaşam üzerindeki tahakkümünün ilk aşaması, bütün insan gerçekleştirimlerinin tanımlanmasında var olmak’tan sahip olma’ya geçen bariz bir bayağılaşmaya yol açmıştır. Toplumsal yaşamın, iktisadın birikmiş sonuçları tarafından bütünüyle işgal edildiği bugünkü aşama ise sahip olmak’tan gibi görünmek’e doğru genel bir kaymaya neden olmuştur; öyleki bütün fiili sahip olmak’lar dolaysız itibarlarını ve nihai işlevlerini gibi görünmek’ten almak zorundadırlar. ‘’ diyor. Bu tanımı okurken akla Almanların şehir meydanında Arendt, Luther, Brech, Goethe, Remarque ve de Marx gibi önemli kişiliklerin isimlerinin kitap halinde bir saygı anıtı gibi listelenmesi geliyor. İlk başta minnet duygusu gibi yansıyan bu görüntü şahsi fikrimce geçmişte yaşanan tatsız olayları telafi etme ve belki de hasıraltı etme çabasıdır. Luther dinden atıldı, Marx vatansız bir şekilde göçtü, Remarque, kendisi bulunamadığı zaman kız kardeşi idam edildi gibi birçok olumsuz şey sıralayabiliriz. Bana göre Debord’un rahatsız olduğu şey amiyane tabirle ikiyüzlülüktür. İşin sadece politika boyutunda değil, sanat, eğitim ve hatta din konusunda da kendini gösterir. ‘’Gösterinin kaynağı dünyanın birliğinin kaybedilmesidir ve modern gösterinin devasa boyutlarda yayılması bu kaybın bütünlüğünü ifade eder: Her türlü özgül çalışmanın soyutlanması ve üretimin bütünlüğünün genel olarak soyutlanması, somut olma kipi tam anlamıyla soyutlama olan gösteride mükemmel bir şekilde ifade edilir. Gösteride, dünyanın bir kısmı kendisini dünya karşısında temsil eder ve bu kısıt dünyadan üstündür. Gösteri bu ayrılığın ortak dilinden başka bir şey değildir. İzleyicileri birbirine bağlayan şey, bizzat kendi tecritlerini sürdüren merkezde kurulan geri dönüşsüz bir ilişkidir. Gösteri ayrı olanı birleştirir, ama ayrı olarak birleştirir.’’ Burada bana göre söylemek istediği durum, izleyiciye aktarılan bilgi tümüyle ve eksiksizmiş gibi hissettirilip, oluşturmak istenilen toplumda herkesi memnun etmek ancak belirli çıkarlar sınırıyla karşıtlığı engelleme isteğidir. Yani iktidarın istediği kadar özgür olabilme durumu gibi denilebilir. Ancak burada özgür olabilmeden kasıt yalnızca fikir değil, aksi bir durumda eylem hakkını engelleyebilme kontrolüdür. ‘’Gösteri Olarak Meta’’… Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır. Görülebilir olan sadece metayla kurulan ilişki olmakla kalmaz, ondan başka bir şey de görülemez: Görülen dünya metanın dünyasıdır. Modern iktisadi üretim, diktatörlüğünü yaygın ve yoğun bir şekilde genişletmektedir. Sanayileşmede geri kalmış yerlerde, üretkenliğin gelişmesinde baş sırayı çeken bölgelerin dayattığı emperyalist tahakkümle ve birkaç gözde mal ile zaten egemendir. Bu gelişmiş bölgelerde, jeolojik meta tabakalarının sürekli olarak üst üste yığılması ile toplumsal alan istila edilmiştir. "İkinci sanayi devrimi"nin bu aşamasında, yabancılaşmış tüketim, kitleler için, yabancılaşmış üretime ilave bir görev haline gelir. Bu, bütün olarak toplam meta haline gelmiş olan bir toplumun satılık emeğinin tümüdür; döngünün sürmesi gerekir. Bunun yapılabilmesi için, bu toplam metanın, bir bütün olarak işleyen üretici güçlerden mutlak olarak ayrılmış, parçalanmış bireye parçalar halinde geri gelmesi gerekir. Uzmanlaşmış tahakküm biliminin uzmanlaşması gereken nokta burasıdır: Sürecin bütün seviyelerinin kendi kendini düzenlemesine bekçilik ederek sosyoloji, psikoteknik, sibernetik, göstergebilim v.s. halinde parçalara ayrılır." Eserin birçok önemli noktası var ancak bana göre en can alıcı kısımlardan ve net bir şekilde özetleyen tanımlardan birisi budur. Geçmiş yüzyıllarda alt-üst ilişkisi burjuvalar-köleler olarak gösterdi ve teknolojik olarak çok geliştiğimizi düşündüğümüz bu çağda ne yazık ki hiçbir farkın olmadığı ve sistemsel bir şekilde bu ilişkinin devam ettiğini görmekteyiz. ‘Hayatta kalma çabası’ adı altında burjuvanın alt sınıfını gütmesinde sadece bir bahane aracı yaratılmıştır. Sanayi devrimi bunun en yakın zamandaki örneklerinden biridir. Dolayısıyla böyle bir ortamda insanın kendi kendini yönetebilmesi, özgür ve eşit olması mümkün değildir. Sadece buna inandırılmak istenmiştir.
Gösteri Toplumu
Gösteri ToplumuGuy Debord · Ayrıntı Yayınları · 2021882 okunma
·
273 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.