siz benim sizi hep bir gün inciteceğimden korktunuz
o yüzden bana bir kere bile şans vermediniz
hep güvenilmez bunla yola çıkılmaz buldunuz.
hep bunun için benden uzaklaşmadınız mı
size ne kadar ihtiyacım vardı ah bilseniz
hastane odasına ziyaretçi beklerken
hep sizin kapımı çalacağınızı hemşirenin adınızı söyleyeceğiniz haberini bekledim.
uyudum uyandım ilaçların etkisiyle çok sık yapar oldum bunları
uyanıkken hayal kurdum. yanımda bir kitap bile yoktu, yedek kıyafetlerimi de almamıştım.
keşke bana bir kitap gönderseydiniz.
hastanden çıkınca sizi aramaya çalıştım
hattın ucuna ama ulaşılmazdınız.
bir trenle otobusüle bilemedin en kestirme metro ile gidilebiliyordunuz
çağırmadınız..
tutuklanmış içeri atılmış, hastanede ameliyattan çıkamamış muamelesi yaptınız bana.
yarası tam kavuşmamış öksüz yetim gibi dolaştım Ankaranın sokaklarında
o gitti ona ulaşılmaz da kalanlarınız bana mutluluk verebilir mi.
Tanışmak o kadar yorucu uğraş gerektiren bir iş ki.
kendimde bu gücü bulamayacağım hiç bir zaman sanırım.
hala bu şehiri neden dolaşıyorum
hala sana o kadar uzağım ki.
Sizin değirmeninizde benim buğdayım un olmayacak.
Sizin yaşamınızda benim bu kara saçlarım ak olmayacak.
Sizin yediğiniz yemekte payım olmayacak.
Siz benden korktuğunuz uzaklaştığınız kadar çok başkalarına şans vermediniz.
o başkaları ben yokken gidip sizi görmedi mi. gelip görmedi mi.
daha çok sizi üzeceklerinizi bir gün hiç olmazsa bunu yapacakları ihtimalini düşünmediniz mi.
Dediğim gibi siz hep başkalarına şans verdiniz şansı oldunuz.
Bende o şanstan istiyorum
ben de ona tanınan haktan istiyorum.
onu nasıl değerlendirip hangi kriterlere göre kendinize layık gördüyseniz
beni de o şekilde değerlendirip eşit bir biçimde yarışa sokmanızı istiyorum.
hastane odasında ya da askeri birlikte vatani görevini yaparken yarışı başlatmak adaletsizlik.
siz böyle biriyseniz çıkıp açıklayın. sizde bir kabahat göremedim ben yapacağımı yaptım diye.
Şimdi nasıl gidiyorsunuz.
Zehir zindan mısınız.
ateşle barut musunuz.
ediyle büdü müsünüz.
Saatlerce konuşmasak bile ben senin ne demek istediğini anlardım.
kokunla bakışınla anlaşabilirdim.
sen ona bütün bir ömrünü nasıl verebildin.
elinin değdiği ben olacaktım.
onun elinden tutup gittiğin her yer konuşsun itirafa gelsin.
gülüp de mi geldiler ne konuştular birlikte iken.
o da benim gibi bakabildi mi -- bakamadı mı--
ben baktığımı söylerken bile yüzüne bakamayacak kadar utangaç bir adamdım.
o da senden utandı mı hiç
ben seni yirmisinde sevmediysem
neden bu kadar çok hayal kurdum.
sen benim en ihtiyaç duydugum anda gelmediysen
neden şimdi seninle bir hayat kurayım.
Senin bir hayatın var hala sürüp gidiyor.
ben desem de demesem de
beni görsen de görmesen de bu şekilde devam ettirmekte bir sakınca görmüyorsun.
Sana neşet ertaşın türkülerindeki gibi çığırasın çağırasım var ama
değmezsin.
kriteriniz batsın ey kadın.
kategoriniz batsın.
Onu size layık gösteren sisteminiz batsın.
Ettiğini bul.
Ettiğini çekmeden
Benim helaliğimi almadan ölmeyesin.
oldu ki ölecek olursan ne yapıp edip senin mezarını bulup
senin toprağından bir avuç alıp kavanoza doldururm.
o kavanoza her müsait olduğum zaman lanetler okurum.
Şiirlerime layık değilsin.
kayığa da binsen seni güvenli biçimde karşıya geçirir
köpekle de gezsen sana arkadaşlık ederdi.
Seninki it köpe sevdasından başka ne yaptın.