Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
{ Uzun bir yorum oldu ama hissettiklerim tam olarak bunlardı }
“Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti âdeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.” Soğuk bir kitabın kor gibi yanan hecelerinde dolaştığım, olağanüstü bir kitabın yorumuyla geldim bugün sizlere. Sadık Hidayet ile tanışmam bu kitabı sayesinde oldu. Kör Baykuş, yazarın üzerinde en çok durduğu; hem ruhen hem bedenen yaşadığı hastalığı ve çöküntüyü tüm acısıyla, bunalımıyla, hatta biraz da korkutan bir acımasızlıkla yazdığı bir kitap. Yazarın yaşadıklarını ve inançlarını bilmeden okunduğunda, size bu hisleri inci bir nakış gibi işlemez. Lakin Sadık Hidayet’in hayatına göz gezdirdiğinizde, bu kısacık kitap sizi sayfalarında dibe batırır ve hayatın tüm karanlığında boğulacakmış hissiyatı verir. Biyografisinden ve kitaptan anladığım üzere Sadık Hidayet, hayatı boyunca kendini bir yere ait hissetmemiş ve kendi konumunu hiçbir zaman bilememiş bir bireymiş. Üç ülkeye bölünmüş, batı ve doğu kültürüne karışmış; yine de kendini bir yere koymamış. Kör Baykuş kitabında da dediği gibi: “Birisiyle konuşsam, bir şey yapsam, türlü konularda söze karışsam; gönlüm başka yerde oluyordu, aklım başka yerde ve ayıplıyordum kendimi. Dağılan, çözülen bir kitleydim ben. Sanki ben hep böyleydim, böyle de kalacağım. Acayip, biçimsiz bir karışım.” Kitaba bu kadar abartılı bir hayranlık duymamın en büyük sebeplerinden biri de Behçet Necatigil’dir. Farsça yazılmış kitabı olabildiğince Türkçeleştirmiş. Kelime kaybı ya da anlam bozukluğu gibi bir kusur olmaksızın sözcükleri öylesine özenle seçmiş ki, kitabın ana dili buymuş gibi sunmuş okura. Bir de önsöz niteliğinde yazdığı eşsiz yazısıyla, kitabı benim gözümde ölümsüz bir eser haline getirdi. Kitap, o kadar ağır ve acı dolu ki Hidayet’in arkadaşı Bozorg Alevi, kitabın son sayfalarında bizleri karşılıyor. "Sadık Hidayet’in Biyografyası" başlıklı sonsözde, kitaptaki bunalımın yoğunluğunu ve tamamen duygularla yazılmış bir eser olduğunu kabul eden Bozorg da, dokundurucu bir yazıyla kitaba veda ettiriyor. Tabii bu kitaba veda etmek ne kadar mümkünse... Kör Baykuş, herkesin hayatında bir kere olsun sindire sindire okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Bu kitap aslında özünde edebiyatla körleşen, din baskısıyla dışlanan, duygularının yoğunluğundan dolayı intihar eden bir adamın iç savaşlarını yansıttığı bir kitaptır. Günümüzde hala bile Sadık Hidayet’in kitapları İran’da basılması yasaklı kitaplardandır. Böylesine dışlanmışlıkla içimde kocaman yerler inşa eden kıymetli bir yazar oldu.. Daha demek istediğim birçok şey olsa da, Behçet Necatigil’in sanki ben yazmışım gibi hissettiren sözleriyle yorumu bitiyorum. "Ben, Sadık Hidayet’i Türkçedeki iki hikayesi ve tek romanı Kör Baykuş’la sevdim. Vakti gelse de başka hikayeleri ve masalları da çevrilse, diyorum. Çünkü Hidayet, benim için; devletlerin, rejimlerin sınırları içinde edebiyatın bağımsız ve yıkılmaz cumhuriyetler olduğunu bir kez daha hatıratmış, mutsuzluğunda ölümsüz mutluluğa erişmiş sayılı yazarlardan biri oldu."
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.