Ben yarın gideceğim... Bir şey daha yapacağım. Ben kimim? Ahlaksız bir kadın. Senin boynuna bağlanmış bir taş. Sana acı çektirmek istemiyorum, istemiyorum! Seni kurtaracağım. Beni sevmiyorsun, başkasını seviyorsun!
Dedi Anna Karenina
Tolstoy bu romanı yazarken saatlerce odasına kapanıp hizmetçisine gerekli olmadığı sürece kendini rahatsız etmemesini emretmişti, hizmetçi yemeğini getirip kapıyı bir kez tıklatıp gidiyordu...
Sürekli böyle devam eden hizmetçi aradan birkaç gün geçtikten sonra yemeğin yenilmediğini görür. Bunun üzerine kapıya vurur ama içeriden en ufak bir ses dahi yoktur. Telaşlanan hizmetçi komşulara, yakın arkadaşlara haber verir ve hemen gelip yardım etmelerini isteyince gerçek ortaya çıkar.
Eve gelenler kapıyı açarlar ve büyük yazarı cenin pozisyonunda yerde yatarak ağladığını görünce büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Neden böyle ağladığına anlam veremeyenler Tolstoy'a bunun sebebini sorunca ünlü yazarın ağzından şu sözler dökülür:
"Anna Karenina öldü."
Evet Anna Karenina öldü...
Aşk, ihtiras, tutku.. ihanet.. Anna kendi sonunu kendi hazırladı bana göre hiç üzülmedim Anna için açıkçası...
İki aşktan bahsediliyor aslında kitapta, biri Anna ve Vronskiy diğeri Levin ve Kiti.
Spoiler vermeden kitabı anlatmak mümkün değil.. benim için çok değerli bir deneyim oldu.. Anna kocasına ve çocuklarına ihanet eden bir kadın üstelik bu ihanetten kocasının çektiği acıdan haz duyan kötü bir kadın ve aşkı onu masum kılmıyor maalesef..
Bu yolculukta bana eşlik eden sevgili
Mikail Balcı dostuma teşekkür ederim sen olmasan uzunca bir zaman beklerdi kitaplığım da okunmak için... Keyifle okuyun..
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,1bin okunma