Gönderi

Mısralar sanıldığı gibi duyguların değil yaşamış olmanın verimidir. Bir mısra yazabilmek için insan, birçok şehir görmeli; insanları, nesneleri fark etmeli; hayvanları tanımalı; kuşların nasıl uçtuğunu hissetmeli; çiçeklerin açarken nasıl titreştiğini bilmeli... Keşfedilmemiş güzergahlar, şaşırtan rastlantılar ve yaklaşmakta olduğunu sezdiği ayrılıklar üzerine düşünebilmeli... Hâlâ tam anlaşılmamış çocukluk günlerini, sevindirici bir şey söylediklerini anlamayıp kırdığımız anne babaları, tuhaf çocukluk hastalıklarını, sessiz ve kapanık odalarda geçen günleri, deniz kıyısındaki sabahları, denizi, denizleri, yukarılarda çağıldayan, yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini düşünebilmeli...Hem sonra ölenlerin yanında bulunmalı; odalarda, ölülerin başucunda oturmuş olmalı... Anılar ancak içimizde kan, bizde bakış ve davranış oldukları, isimsizleştikleri artık bizden ayırt edilemedikleri zaman işte ancak o zaman umulmadık bir vakitte bir mısranın ilk kelimesi anıların arasından çıkıverir." (Rainer Maria Rilke, Malta Laurids Bridge'nin Notları/ Dervişin Teselli Koleksiyonu)
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.