Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
"Biz kederin maskaralarıyız. Kalbi kırık palyaçolarız."
Oscar Wilde, eşcinsellikle suçlanıp iki yıllık hapishane dönemindeki kırgınlıklarıyla Lord Alfred Douglas'a bir mektup yazmış ve mektup Douglas'a ancak basıldıktan sonra ulaşmıştır. İşte bu yazılan mektup da bize "De Profundis" adıyla sunulmaktadır. "Derinlik ("Derinliklerden sana sesleniyorum Ya Rabb...) Eski Ahit'in Mezmurlar Kitabı'nda, Mezmur 130'un Latincesi bu sözcüklerle başladığı için, Katolik cenaze ayininin de bir bölümünü oluşturan bu ilahi, De Profundis adıyla anılır." Andre Gide'in ön sözündeki Oscar'ın anıları onu daha iyi tanıma imkanı verdi. Oscar Wilde'ın anılarını ve yaşayayış tarzını gördükten sonra söylediği "Hayatımın en büyük dramı nedir, biliyor musunuz? Ben bütün dehamı yaşamıma harcadım; yapıtlarıma yalnızca yeteneğimi harcadım." sözü benim için daha anlamlı gelmiştir. Hiç şüphesiz küçük oğlan çocuğu anlamına gelen Bosie lakaplı Douglas ile vakit geçirmek yerine ya da eserlerinin büyük çoğunluğunu iddia amacıyla yazmasa daha önemli eserler çıkaracağına inandığım kişidir. Kendisi de bu duruma mektubunda sitemli bir şekilde yer vermiştir. Douglas ve babasının kavgası sonucu Douglas'ın babasının Oscar'a da sataşması ve başının derde girip böyle bir sona mahkum olması üzücü. Özellikle bunlar olurken Douglas'ın hiçbir şey dememesi ve olduğu yerden izlemesi insanı sinir eden bir durumdu. Bu durumu "Aslında babanla benim konumumdaki bir adam arasında korkunç bir kavganın konusu olmak düşüncesi, sana büyük bir haz veriyordu." Diyerek belirtiyor Wilde. Douglas'ın babasının Wilde üzerindeki baskısı, hapse attırma arzusu ve Wilde'ın o dönemdeki psikolojik açıdan yorgunluğu okurken bana geçti. Wilde, kendini Douglas ile olan yıpratıcı ilişkiden kurtarmak istese bile ısrarlar sonucu ilişkiyi kesememesi ve sonunda olanın ona olması yıpratıcıydı. Bu olanlarda sonra Douglas'ın onu hapishane dönemindeyken yüzüstü bırakması da haliyle Oscar'ın zoruna giden bir durumdu. Douglas'ın annesiyle arasındaki ilişkinin bile ister istemez Oscar'a yansıması ve onun arabulucu olması çekilmezdi. Sürekli öfke patlaması yaşayan kavgacı birinin annesiyle bile sağlıklı ilişki kuramaması pek garipsenecek bir şey değildi kanaatimce. Sonuç olarak gözümde bu aile her anlamda Wilde'a zarar vermekten öteye gidememiştir. Genel olarak kitabı beğendim. Etik açıdan okuyup okumama arasında kararsız kalmıştım fakat Wilde'ın hayatına olan merakım daha üstün geldi. Aslında bu kitabı okumamdaki en büyük etken Wilde'ın
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in Portresi
hakkında  "Basil Hallward, ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda...".  Sözü oldu. Bu sözle onun hayatını daha da öğrenme arzusuna kapıldım ve kitapta aradığımı kısmen buldum diyebilirim.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in Portresi
ile Wilde'ın hayatını karşılaştırdığımızda bazı konularda bir paralellik görmek mümkün. Bu sebepten ötürü Dorian Gray'in Portresi'ndeki olayların benim için bir tık daha anlaşılabilir bir hale geldiğini de belirtmeden geçmek istemem. Özellikle Douglas'ın karakteri ile Dorian arasında belirli bir benzerlik görmüş oldum. Aynı zamanda Wilde, mektubunda yazdığı eserler hakkında da belirli şeyler söylemiştir. Böylece yazarımızın eserleri hakkındaki düşüncelerini daha net kavrayabiliyoruz. Kitapta sonuç olarak insanın yakın gördüğü, her şeyi beraber yaptığı, kendisine zarar verdiğini bile bile kopamadığı insanların aslında ne kadar tehlikeli olabileceğini gördüm. Mektup, hayatımızdaki bu tür insanların bizi felakete sürükleyebileceği gerçeğini acımasızca yüzüme vurdu. Oscar'ın Douglas'ı lüks yaşam, tatiller ve iyi bir hayat kalitesine ulaştırdıktan sonra onun yüzünden hayatının mahvolması trajedikti. Bu sebeple mektup da geçen "...Kişinin yaptığı kötülükler yüzünden olduğu kadar, yaptığı iyilikler yüzünden de cezalandırıldığı gerçeğini kabul etmek zorundayım." Sözü beni belli bir farkındalığa ulaştırdı. "Bizim oluşturduğumuz biçimiyle "toplum"da bana yer olmayacak, "toplum" bana bir yer vermeyecek; ama yağmurunu suçlu suçsuz herkesin üzerine fark gözetmeden yağdıran doğada, saklanabileceğim kaya yarıkları, sessizliğinde gönlümce ağlayabileceğim gizli vadiler olacak." Oscar Wilde'ın yaşayışı, yönelimi ve yazarlığı hep bir tartışma konusu olmuştur. Toplumla sürekli zıt düşen Wilde en sonunda bir otel odasında sefalet içinde ölmüştür. Kitabın herkese hitap edeceğini düşünmüyorum çünkü Oscar'ın da dediği gibi "kötülüklerin en büyüğü sığlıktır." Kendilerine kötülüp yapıp sığ bir düşünce yapısında olan bireylerin ön yargılarından dolayı bu mektubu okuyabileceğini düşünmüyorum. Geriye kalan okuyucular için okunması keyif verebilecek bir mektup olduğunu düşünüyorum.
De Profundis
De ProfundisOscar Wilde · Can Yayınları · 20173,849 okunma
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.