Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Pencereme iki kelebek kondu. Biri Kürt, biri Çingene. Dün de iki serçe gelmişti, biri Kürt biri Çingene'ydi. Bulutların arasında bir görünüp bir kaybolan uçaklar var, kimi Kürt kimi Çingene. Öyle bir mahalle ki bu, her yer Kürt, her yer Çingene. Yaşlı olduğum için gözlerim görmüyor sanıyorlar. Kulaklarım duymuyor. Yaşlı kadın, sanıyorlar ki, öldü ölüyor. Dün odunluğumdaki tahtaları çaldı birileri. Kürtler, "Çin­geneler çaldı odunlarını" diyor, Çingeneler de "Kürtler çaldı" diyor. Oysa ben gece karanlığında... uykusuz yaşlılar kervanın­ da... pencerenin kenarında... bir başıma oturuyordum. Gözlerim kapalı ama kulaklarım açık. Gece sessiz. Gece karanlık. Çok eski zamanları hatırlıyordum. Bu mahallede benim gibi madamla­rın yaşadığı zamanları. Matmazel olduğum zamanları. Baba­ma mösyö dedikleri zamanları. Bayramları. Sakızlı muhallebileri. Fener alaylarını. Kendi dilimde söylediğim çocuk şarkıları­nı. Çok eski zamanları hatırlıyordum ki odunluktan sesler geldi. Çingeneler. Sessiz olmayı beceremeyen bir soyun torunları. Hırsız geldiler hırsız gidecekler. Üç beş parça odunum var, onu da çalıp beni soğuktan öldürecekler. Ben ölünce evi sökecekler. Önce marangoz Yorgi'nin, süslerini üzerine elleriyle oyduğu o güzelim kapıyı yıkacaklar. Sonra pencerelerdeki tahta kepenk­leri kıracaklar. Her yağmurda, her rüzgarda biraz daha eğilen duvarlara tekmeler atacaklar. Çökecek evim. Çingeneler evimi parça parça çalacaklar. Tek göz odalarındaki sobalarda yakıp ateşinde göbek atacaklar.
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.