Gönderi

"Genç kız düşünüyordu. Sebebini bulamadığı bir dalgınlık, ruhun garip bir uyuşukluğuyla piyanoya bakıyor, bir türlü başlayamıyordu. Nihayet, biraz oyalandıktan sonra canlanan, kıvrılıp açılan parmaklarını beyaz tuşlarda asabî hamlelerle koşturarak çalmaya başladı. Bu parmaklar, şuurunun tanımadığı gizli bir irade ile büyük bir çeviklik kazanmış, âdetâ kendi kendilerine kımıldıyor, yürüyor, âdetâ Mebrure’ye tâbî değil görünüyorlardı. O kadar canlı, o kadar hisli, o kadar cevvaldiler. Ve nağmeler, durgun havada ıssız bir gölün kenarındaki taş parçalarına çarpıp dağılan minicik su damlaları gibi, tatlı bir şırıltı ile uzanıp gidiyor, odanın kalın sükûtunu buruşturuyordu."
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.