Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

217 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
" Tanrı bana bütün hayatım boyunca eziyet etti"
Stwfan Zweıg , Üç Büyük Usta kitabında "Toplumun romanını yazan" ve kendi gücünü dünya kabul ettirmek isteyen Balzac, "Aile romanını yazan" ve döneminin İngiliz kültürü ile özdeşleşen Dickens, "Bireyin romanını yazan" ve yaşamla ölüm dehale çılgınlık arasında gidip gelen Dostoyevski hem Birer yazar hem de gerçek birer kişilik olarak Zweig'ın bu eserinde karşımıza çıkıyor. Balzac : Balzac için Napolyon tam örnek alınacak kişiydi. Napolyon'un Resmin altına şunu yazması boşuna değildir" Onun kılıçla sona erdiremediğini ben kalemle tamamlayacağım." Balzac için "yoğunluk" çok önemlidir. Durgun insanlar Balzac'ı ilgilendirmez, sadece kendini bir tek şeye verenler, bütün siniriyle, bütün kaslarıyla, bütün düşünceleriyle hayatın bir ilizyonuna takılanlar ilgilendirir; Neye olursa olsun, aşka, sanata, cimriliğe, fedakarlığa, cesarete, tembelliğe, politikaya, dostluğa. Rastgele, herhangi bir sembole, ama bütünüyle verenler Yani tutkul insanlar... Dıckens: Caharles Dıckens bütün İngiliz dünyasının en sevilen, en çok hayranlık duyulan, en çok saygı gösterilen hikayecisidir. Balzac'ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister, Dostoyevski'nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinin de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır. Dickens hayattan fazla bir şey istemiyordu onun. kahramanları da böyleydi. Bunun sebebini de şu cümleden anlayabiliriz aslında "Sadece küçük insanlardan iyilik görmüştü: işte sadece onlara bu iyiliklerin karşılığını ödemek istiyordu." Ayrıca çocukluk Dıckens'ın romanlarında cennettir. Çünkü o çocukları insan varlığının en temiz biçimi olarak gerçekten sevmiştir, insanları sempatikleştirmek istediğinde onları çocuk gösterir. Hatta hayatı gerçekliği içinde göstermeyip çocuklara nasıl gösterilmek isteniyorsa öyle göstermek onun ikna gücünü zayıflatmıştır . onun eserleri" fazlasıyla ahlakidir". O bu dünyadaki mutluluğu çoğaltmıştır. Kimileri şiddetli yaratır, Kimileri huzuru. Charles Dickens dünyadaki bir huzur anıni şiire yerleştirmiştir. Gelelim Dostoyevski 'ye , şüphesiz ki zweig en çok Dostoyevski üzerinde durmuş bu kitabında . Dostoyevski: Dostoyevski'nin hayatını aslında şu cümle özetliyor " Tanrı bana bütün hayatım boyunca eziyet etti." Bilindiği gibi Dostoyevski sara hastasıdır ve çoğu kitabını sara krizleri eşliğinde yazmıştır. Ayrıca oldukça da yoksuldur. Ama onu Dostoyevski yapan da bu hastalığı, acıları ve yoksulluğu olmuştur şüphesiz. Dostoyevski tam şöhrete, rahata kavuştum dediği an sırf bir toplantıya katıldı diye haksiz yere bir hücreye atılır ve idam cezası alır. Tam idam edileceği zaman bir subay elini kaldırır, beyaz mendili sallar ve ölüm cezasının sibirya'da hapis cezasına çeviren affı okur.. cezası bittiğinde unutulmuş biri olarak Petersburg'a döner ve tekarar yazmaya başlar. Kısa zamanda eski şöhretini kavuşur. Ama kısa zamanda hayatı yine tepetaklak olur. " hayatında Bir Parça Mutluluk parlayacak olsa Kader hemen karanlık bulduklarını gönderir." Hayatındaki en büyük tehlike olan Sara illetini sanatın en büyük sırrına dönüştürür. Tolstoy sağlığına ne kadar çok şey borçlu ise, Dostoyevski'nin dehası da bu hastalığa bu şeytani belaya o kadar borçludur. O kusurlarını, hastalığını, kumar içindeki kötülüğü ve hatta şehveti seviyordu. Dostoyevski kendini yargılamak, değiştirmek, iyileştirmek, istemiyor tek bir şey istiyor: kendini güçlendirmek. O acılarını seviyordu ve şöyle diyordu " insan bu dünyada sadece acı sayesinde gerçekler sever." Dostoyevski'nin okurla olan ilişkisi ne dostane ne de huzurludur, Bilakis tehlikeli, Zalim, şehvetli içgüdülerle dolu bir uyumsuzluktur . sürekli bir kargaşa vardır. Yaşadığı hayat nedeniyle her zaman acele olmak zorunda kalmıştır. Eserlerini de acaba ne zaman sara krizim gelecek diye acalece yazmak me kadar da üzücü değil mi ? Kimi zaman krizden sonra yazmakta oldugu kitaptaki karakterli bile unutup tekrar başlar yazmaya.ve elbette ufak hataları olur. Şu cümlesi beni çok etkildi " Ne şartlar altında çalıştığımı bir görseler. Benden kusursuz şaheserler bekliyorlar, oysa ben en acı, en sefil sıkıntılar yüzünden alalacele yazmak zorundayım . " diye bağıra Acılar İçinde... Dostoyevski yi okurken kendisine büyük saygı duydum ve hayran kaldım. Daha buraya yazamadığım o kadar çok şey var ki... ama incelemeyi Dostoyevski 'nin şu sözüyle bitirmek istiyorum : " Hayatı hayatın anlamından daha çok sevin."
Üç Büyük Usta
Üç Büyük UstaStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 20115,1bin okunma
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.