Hiçbirinin miğfer yahut zırhı yoktu. Örme zırhtan gömlekleri olan çok azı vardı. O denli bir nizam ve sessizlik içinde yürüyorlardı ki; kalabalıkları göz önüne alındığında bu neredeyse imkansızdı. Burada en kayda değer olan şey, ordugaha geldiklerinde her birinin silahlarını çadırlarında bırakmak ve ordugahtan ayrılırken de bunlar olmadan ayrıl mamak zorunda olmalarıydı. Ve bütün seyahat boyunca, mucize eseri, sayıları neredeyse bir milyon kişiyi bulan bu denli çok sayıda adamın birbirlerine kılıç yahut pala çektiğini görmedik. Aralarında bir mesele vuku bulduğunda, bunu küfürleşip yumruklaşarak yahut sopayla hallediyorlardı.
Bunun hiçbir cezası yoktu. Ancak, kan akıtıp birbirlerini yaralarlarsa, gözünün yaşına bakmadan ölüme mahkum ediliyorlardı.