Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

72 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Bir Çember
Yeni doğanlar, bu dünyadan göçenlerin birer gölgesiydi ve “Aynı Teranelik” döngüsünün kusursuz düzeniydi bu. Yaşayan bizler ise güneş tam tepedeyken nasıl ki gölgemiz görünmezse tıpkı o misaldik. Aldığımız nefes sayesinde güneşimiz hep tepemizdeydi ve hangi ölünün gölgesini taşıdığımızın farkına varmadan yürürdük sokaklarda. Akşam olunca meydana çıkar gölgeler. Belki de bu yüzdendi gecenin göğse çöken hüznü. O gölgeyi görmek, ruhunu taşımakla sorumlu olduğumuz ölüyle –eskinin canlısı- karşılaşmaktı. Ne büyük görevleri yerine getirdiğimizi sanarken eskilerin giderayak ceketini astıkları bir ASKI olduğumuzu anlamak ağır gelirdi bu dünyanın vazgeçilmez bir parçası olduğumuzu söyleyen zihinlerimize. Bu satırlar kitabı okurken birden aklıma üşüşen düşüncelerdi. Çünkü Tersi ve Yüzü bana bunları çağrıştırdı. Öncelikle bu deneme Albert Camus’nün ilk eseridir. Ve bu satırları yazarken henüz 22 yaşındadır. Fakat okurken bu bilgiyi istemsizce aklımdan sildim ve daha çok 40-50 yaşlarında, hayatı sonuna kadar tatmış bir kalemi okuduğum hissine kapıldım. Eserde ölüm, yaşlılık, yoksulluk ve yaşam konularını ele alan farklı bölümler yer almaktadır. Ve okurken hep tersinin yüzüyle bir olduğunu haykırır bize Camus. Bir insanın ancak öldüğünü gördüğümüz zaman onun için “bir zamanlar yaşamıştı” diyebiliriz değil mi? Yani ölüm olmadan yaşam, ışık olmadan karanlığın olmamasıydı aslında dem vurulan. Ve tüm bunlar bir döngü halinde ilerlerken mutluluğunda aynı şekilde bir amaç değil hüzünden doğan zaman aralıkları olmasıydı gerçek. Ve en önemlisi de ve Albert Camus’nün asıl düşüncesi olan “Her şey basit. İnsanlar karıştırıyor işleri” cümleleriydi. Ve devamında şöyle ekler Camus “Masal anlatmasınlar bize. Ölüm mahkumu için, topluma borcunu ödeyecek, demesinler, kafası kesilecek desinler.” Bu dizelerde de belirttiği gibi her şey basittir, ama bunu görmek için açık zihinliliğe gerek vardır. İşte bu insanı gerçek yargıya ulaştırabilirdi. “O iş öyle değil, siz onu akledemezsiniz. Kurcalamayın!” diyenlere karşı Camus’nün bu düşüncelerine sarılabilirsiniz. “… küçük bir mezarlık vardır. Sonuna kadar gidildi mi, vadi görünür, vadinin ardında da körfez. Denizle birlikte göğüs geçiren bu sunu karşısında uzun uzun düşlere dalınabilir. Ama insan geldiği yoldan geri dönerken, bakımsız bir mezarda yazan, Tükenmez üzüntüler, diye bir yazı bulur.” Evet, bizi uzun düşüncelere daldıran denizle düşüncülerin sonunu getiren toprak aynı dünyadadır. Bu eser müzeye girerken elime tutuşturulan bir kılavuzdu. Şimdi sıra kılavuzda yer alan kapılara tek tek bakmakta. Camus’nün müzesindeki odalar kitaptaki bölümler gibi doğumdan ölüme değil ölümden doğuma doğru gider. Ve bunun amacının ne baştan sona ne de sondan başacılık olmadığını bir döngünün sürerliliğini temsil ettiğini düşünmekteyim. Ve bu kitabı okumakla bu halka tamamlanmayacak gibi. Bu yüzden en iyisi Albert Camus’nün diğer eserlerinde buluşalım. :)
Tersi ve Yüzü
Tersi ve YüzüAlbert Camus · Can Yayınları · 20225,4bin okunma
·
325 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.