ahlâk ilkeleriyle değer ilkelerini, ahlâk bilinci ve ahlâk duygusunu, vicdanıniçinde bulunduğu hayat ilişkilerinden, genel inançlar örgüsünden ve yargılama alışkanlıklarından çözerek ortaya çıkarmak kolay değildir. Bununla birlikte a priori bilinmesi mümkün olanbu gibi temel ideler ve ilkeler kuşkusuz her şeyden önce gelmelidirler. Bu bilgiler de, deneyimin yardımıyla meydana çıkarlar. Burada da Kant’ın, daha önce anlatılan şu düşüncesi geçerlidir: Bütün bilgi deneyim ile “başlar”. Ahlâk bilgisi, insanın, kendi eğilimleri, istekleri ve çevresiyle hesaplaşırken gelişir. İnsan geçerliliğini gördüğü şeye erişmek için, başka insanlar ve inançlar hakkında deneyim sahibi olmalıdır. Nasıl ki cisimlerin şekilleriyle sayılabilen şeyler hakkında bir deneyim varsa, ahlâk alanında da bir deneyim vardır. Fakat ne sayılarla şekillerin genelve zorunlu bağlılıkları hakkmdaki bilgi, ne de değerlerle, değersizlik, olması gerekenle, yadsınması gereken şeyler için gerçek bir ölçü olan ve değişmeyen bağlılıklar hakkmdaki bilgi, deneyimden doğar. Biz birçok şeyi, hayat deneyimimiz boyunca yavaş yavaş kavramaya başlıyoruz; ve bundan kalkarak insanları ve durumları değerlendiriyoruz. Fakat bu “kavramaya başlamanın” kendisi, artık tek tek olguların (vérités de fait’nin) algılanması değildir, tersine zorunlu ve değişmez olanın kavranmasıdır, “aklın” bilisidir (bili: farkındalık durumu).