Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Psikolojik Bir Tahlil
Öncelikli olarak söylemem gereken, kitabın bana vaat ettiğinden çok daha farklı bir yolculuk sunduğu. Yani eğer arka kapağı okursanız, size vaat ettiklerinden çıkarımınız sanki mitolojik, psikolojik gerilimin hakim olduğu, polisiye tadında bir serüven olabilir, ama açıkçası pek öyle değil. Gerçi yorumlardan birinde "Suç ve Ceza" ya atıfta bulunduğu için, belki büyük bir ipucunu kaçırmış olabilirim. (spoiler alert) Kitap ilk 200-250 sayfada size çok daha farklı bir anlatı sunuyor. Baş karakterin aslında baş karakter gibi değil de, gözlemci gibi olduğu bir süreç. Hatta bu o kadar derinleşiyor ki bir süre boyunca bu baş karakterin kimin neyiymiş ne değilmiş hiç düşündürtmüyor bile. Yine de bunun kötü bir şey olduğunu düşünerek yazmıyorum bunu. Özellikle ilk ağızdan anlatım ile yazılmış romanlarda, bu şekilde anlatıcıyı bir gözlemci gibi tutup, tüm ilgiyi başka karakterlerde toplamak çok zorken, yazar bunu enfes bir şekilde başarıyor. Julian'ın derslerinin ise favorilerim olduğunu söylemeliyim. Kitaptaki belki de tek keşkem, bu derslerin anlatımının az yer kaplaması. Her bir satırın altını çizmemek için zor tuttuğum, yepyeni perspektifler sunan bölümlerdi ve özellikle benim kitaba dair beklentilerimin de bu yönde olduğu için de oldukça keyif aldım. Bence kitabın bu kısımları da olmasa, mitolojik bir yanı olduğunu pek söylemek mümkün değil. Evet bazı alıntılar mevcut, yunanca veya latince bazı mitler, bir ayinle ufak bir noktada temas edecek kadar bağlantısı olan bir cinayet mevcut, fakat bu kitabı mitolojik bir anlatı kılıyor mu, bence hayır. Yine de kitabın beklentilerimin tersi olmasına rağmen, çok güzel bir psikolojik tahlil ve dostoyevskivari bir anlatısı olması beni inanılmaz mutlu etti. Marquez'in "Kırmızı Pazartesi"si, Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sı gibi bir baz var aslında kitapta. İşleneceğini çok iyi bildiğimiz bir cinayeti okuyoruz. Tabii bu kimin, nasıl öldürüldüğüne dair belirgin tanımlamalarla başlamasa bunu biliyoruz ve bu da biraz gizem katıyor işin içine. Fakat tam olarak bir gerilim mi emin değilim. İşin güzel yanı karakterlerin her birinden ayrı ayrı nefret etmeme rağmen kitabın su gibi akması ve sizi kendinden nefret ettirmemeyi başarması bence. Okurken sinirlendiğim, "e ama yok artık" dediğim yerler o kadar çok ki saymadım. Etik açıdan düşüncelerimi ve sınırlarımı oldukça zorlayan noktalar oldu ve sanki yazar bunları daha normale indirgemeye ve aslında herkesin içinde beyaz olduğu kadar da siyah olduğunu göstermeye çalışıyormuş gibi hissettim. Kimse salt bir renk değil, herkes gri dermiş gibi. Ama bir noktada bana karakterlerin hepsi siyahmış gibi gelmeye başladı. O noktadan sonra belki de yazar insanların ne kadar iyi görünürlerse görünsünler, içten içe daima çıkarcı ve kötü arzularla dolu olduğunu vurgulamak istiyor gibi düşündüm. Ki kaldı ki birincil anlatıcı konumundaki baş karakter Richard'ın da üstü kapalı bu anlatıya sahip olduğunu, bu düşünceyi entegre etmeye çalıştığını düşünmeden edemiyorum. Ki bu çok olası, çünkü yazar ikna etmek istediği fikri gerçekten çok güzel bir anlatıyla size inandırabiliyor. Okuduğunuz metnin bir yerlerde yaşanmış bir öyküden alındığını söyleseler şaşırmazsınız, o derece. Karakterler ve beklentilerim açısından beni bir tık üzen bir kitap olsa da, kesinlikle okuduğum için mutluyum. Beni üzerinde düşünmeye sevk etmesi, katmanlı kurgusu, detaylara inanılmaz özen gösterilmesi, araştırmalarının çok sağlam olması, yazarın dili, gerçekten çok sağlam psikolojik bir tahlilin olduğu bir gizem romanı olduğunu düşündürüyor. Klasik kitaplardan aldığım o hazzı aldığım için mutluyum. İyi okumalar dilerim. :)
Gizli Tarih
Gizli Tarih
Donna Tartt
Donna Tartt
Gizli Tarih
Gizli TarihDonna Tartt · Pegasus Yayınları · 20181,591 okunma
·
471 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.