Toplumun hiçbir alanı dilden bağımsız değildir. ''Toplumun edebiyat, felsefesi, sanatı, tekniği ile birlikte bütün kültürü, düşünceleri, kavrayış biçimi, giderek töre ve görenekleri dille bir bağlılık içindedirler, dilden ayrılamazlar. Töre ve gelenekler bile dil olmadan olanaklı değildir. Bir kuşaktan öteki kuşağa aktarılma ancak bir bildirme ile olabilir. Bunu da ancak dil başarır. Kültürü değişen bir toplumun dili, düşüncesi, düşünüş biçimi, töresi ve göreneği de değişir." (Akarsu, 1998:88-89).