Gönderi

"...Acı, böyle zamanlarda tutunacak dal olur.Kendi acısına sarılır insan, kendini sarıp sarmalar,mümkünmüş gibi.Gözpınarında birikmeye başlayan yaşlar acının değil kendine acımanın işidir.Kaçan fırsatlara,kaçırdıklarımıza,zamanın yüzümüze bakmadan salınarak geçişine böyle dayanırız,yaşamadıklarımızın,yaşayamadıklarımızın boşluğunu anca böyle doldururuz ucundan köşesinden.Ya acı duymasaydık, acı bile duymasaydık, ya hissetmeseydik bu boşluğu, acımasaydık bile.Farkına varmasaydık zavallılığımızın.Acı avutucudur.Acıdığımız kendimiz değil başkaları bile olsa, bütün yoksullarda, güçsüzlerde,hor görülmüşlerde kendi çaresizliğimizin acısıyla avunuruz.Onlara değil kendimizedir faydası; aldanırız, aldatırız bu büyük aldatmacada.Bütün bunları bilsek de acı gelir uzanır, sızar bir yerlerden, görüntüyle,sesle (büyük işbirlikçisi belleğin katkılarıyla ) küçük bir temizliğe girişir.Zihnimizi işgal etmiş önemsiz ayrıntıları,kuruntuları, yersiz vehimleri, kaygıları, kuşkuları dertop eder kaldırır bir kenara.Geleceğin henüz gelmediğini,geçmişinse geçip gittiğini sezeriz; bir an şimdiye çekilir gibi oluruz duyduğumuz acıyla; şimdiye çekilmenin, şimdide kalmanın mümkün olduğunu sanırız.Demir atamayız elbette, dip akıntılarla sürükleniriz yeniden, ağzımızdaki tuz tadından başka bir şey kalmaz bize.Belleğimizde bir yanılsama daha- bütün mümkünler bir gün gerçekleşecek..."
Sayfa 38 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.