Gönderi

Ahlaki kurallar bazı yönlerden hükümet yasaları gibidir. İnsanların eylemlerini başka insanlarla olan ilişki leri temelinde kısıtlayan normatif genellemelerdir. Ancak, bu demek değildir ki, ahlak "yasaları" hükümet yasalarıyla her özelliği paylaşmalıdır. Hükümet yasaları, (normalde, örf ve âdet yasalarında olmasa da) bir yasa koyucu gerektirir. Seküler ahlak teorisyenleri, metaforun tam bu noktada iflas ettiğini iddia ederler haklı olarak: Ahlak yasaları hükümet yasalarının gerektirdiği şekilde bir yasa koyucu gerektirmez. Ayrıca, bir ahlak yasa koyucusu olarak Tanrı kavramı da sorunludur. Sorun sadece Tanrı'nın var olmaması ya da Tanrı'nın emir çıkarmadığı değil, olsa ve yapsa bile, ne emrettiğini bilmememizdir. Tanrı var olsa ve hepimizin vakıf olduğu emirler çıkarsa bile, sizin ve benim niye o emirlere ahlaken riayet etmemiz gereksin? Buna yönelik en yaygın cevap, itaatsizlik edersek Tanrı bizi cezalandırır biçimindedir. Bu, bize itaat etmek için sağlam bir özçıkarcı neden sunar; fakat o neden pek de ahlaki bir görev olmaz.
Sayfa 108 - Ayrıntı Yayınları, İdea, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
·
171 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.