.
.Okumaya başladığınızda , sadece bir aşk kitabı olduğunu düşünebilirsiniz ancak ilerleyen sayfalarda tarihin tozlu raflarında duran can sıkıcı konulara değindiğini göreceğiniz akıcı bir kitap Okuyucu.
. On beş yaşındaki reşit olmayan bir çocukla otuz altı yaşındaki bir kadının aşkını belki de tinselliğini konu alan bu kitapta , etiği de sorgulama fırsatı bulacaksanız . Evet bu oğlancığın deli zamanlarında hayran olduğu kadın bir gün çekip gidecek ve oğlancık arkasından bakakalacak . Kadının imgeleriyle uzun zaman geçirecek . Tabi hayatın akışı ona “ Hanna’yı unutmuş değilim ama bir süre sonra anısını her an yanımda taşımaz oldum.” dedirtecek .
. Bu hukuk öğrencisi genç yıllar sonra mahkeme salonunda Hanna’yla karşılaşır ve Hanna da bu sırada Almanya’nın karanlık Nazi geçmişinden dolayı yargılanmaktadır . Hatta bunun sonucunda ağır bir cezaya çarptırılır Hanna .
. Oğlancığın Hanna’yı yeniden görünce ne hissettiği ve sonunda Hanna ile ne yaşadıkları okuyucuya kalsın :)
.Aşk söz konusu olunca yaş önemli midir ? İnsanların birbirinden önce veya sonra doğmaları kendi ellerinde değilse neden duygularına engel olsunlar ki diye düşünüyorum ama etik beni de bir yerde durduruyor tabii.
. Kitabın isminin okuyucu olması Hama’nın okuma yazma bilememesi ve Oğlancığın ona hep sesli okumalar yapması hatta hapishaneye bile kasetler göndermesinden ileri geliyor .
.İşin tarihsel boyutuna çok değinmemekle birlikte Yahudi soykırımına da büyük atıflarda bulunulduğu hatta asıl konunun belki de bu olduğunu söyleyebilirim . Alman edebiyatı olduğu için aklamaya yönelikti tabiki . Ben sevdim okumanızı isterim.