Çok değerli eserleriyle ufkumuzu genişleten, zekası ve deneyimleriyle insana yol gösteren, fikirlerinin takip edilmesi gereken önemli bir insan İlber Ortaylı! Aynı zamanda nitelikli bir gezgin, çok iyi bir okur, kendi bilgisine yetecek kadar bir gurme, sanatı çok seven bir düşünce adamı! İyi bir aile babası oluşu ise tüm bu sıfatları tamamlayan dairenin merkez noktası... Türkiye Cumhuriyeti'nin saygı değer düşünürü İlber Ortaylı, "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?" ve "İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?" adlı kitaplarının ardından, üçüncü kez bir nehir söyleşi kitabıyla karşımıza çıkıyor. Evet, "Zaman Kaybolmaz", Ortaylı'nın her anına dokunan titizlikle hazırlanmış bir nehir söyleşi kitabı! Peki bilmeyenleriniz için nedir bu nehir söyleşi? Kişinin kendi otobiyografisini kendi ağzından yazarak değil, başkasının sorularını cevaplayarak anlatmasıdır. Toplumda merak edilen veya yaptıklarıyla dikkat çeken kişilerle yapılan çok uzun röportajlar da diyebiliriz. Kitabın dilini oldukça yalın buldum, net sorular ve net cevaplar karşınıza çıkacak. Tabii burada nehir söyleşinin diğer kanadında yer alan Nilgün Uysal'ı es geçemeyiz. Uysal, röportajın ilerleyişini iyi bir gözlemci olarak takip ederken yerinde sorularıyla hem okuyucuyu kaybetmiyor hem de sohbetin çok renkli gelişmesini sağlıyor. Kitapta yer yer sıkan detaylar olsa da ve bazı yerlerin çok fazla uzadığını düşünsem de kesinlikle okumaya değer bir kitap...
Bu eserde, İlber Ortaylı'nın bebekliğinden şimdiki zamana kadar olan yaşam öyküsü anlatılıyor. Bölümlere ayrılan kitapta Ortaylı'nın aile hayatını, çocukluğunu, nasıl bir çevrede yetiştiğini ve bu çevrenin ona nasıl katkılarda bulunduğunu, bu katkıların onun kişiliğini nasıl şekillendirdiğini detaylıca okuyoruz. Okul hayatı, okul hayatındaki iştahı, çalışkanlığı ve titizliğini okurken Ortaylı'ya bir kez daha gıptayla bakıyoruz. İş hayatı, iş hayatının girdiği farklı yollar, karşısına çıkan fırsatlar, zor durumda bile mutlaka bir ışık bulması, hepimizin farklı bakış açıları kazanabileceği bölümler olarak dikkat çekiyor. Seyahatlerin, onun hayatının önemli bir bölümünü oluşturduğunu görüyoruz. Çok geziyor, çok iyi bir gezgin olarak günden güne donatıyor kendini... Gittiği şehirlerden önemli tarihsel ve kültürel bilgiler, olaylar paylaşıyor. Arkadaşlıklarını, kurduğu ahbaplıkları tebessümle takip ediyoruz. Sayfaları çevirdikçe karşımıza çıkan tanıdık olabilecek isimler, tebessümümüzü daha da arttırıyor. Her şeyin ötesinde, bu kitap çok derin bir tarihsel ve kültürel birikimin eseri ve bu yönden, İlber Ortaylı muazzam bir saygıyı hak ediyor. Onun fikirlerine, onun deneyimlerine, onun yol göstericiliğine her zaman ihtiyacımız var. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti'nin incilerinden biri ve onun gibi daha nicelerine ihtiyacımız var. Çok yaşa sen İlber Ortaylı!