Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

556 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
"Kimin aklına gelirdi ki, adına İstanbul dedikleri kadim şehirde bir sonbahar vakti bombalar patlayacak art arda, görmüş geçirmiş Boğaz bile şaşacak buna, alev alev olacak dört bir yan, Kara kara dumanlar yükselecek göğe, mavi siyaha kesecek. Kim inanırdı ki, o kara günden iki gün sonra 17 Kasım 2003'te; açılacak kapılar, her şey ortalığa saçılacak, Eleni bir bir toplayacak dağılan ne varsa, vedalaşacak hatıralarla." Bahsi geçen kara gün 15 Kasım 2003. Beyoğlu'nda Neve Şalom ve Şişli'deki Beth İsrael sinagoglarına eşzamanlı bomba yüklü kamyonetlerle saldırıldı ve 25 kişi öldü. Sarkaç işte bu acı olayı hatırlatarak başlıyor. Başak Baysallı ile Fresko Apartmanı ile tanışmış çok severek okumuştum kitabı. Hatta keşke daha uzun yazsaydı diye düşünmüştüm okurken. Sonra ardından Sarkaç geldi. Sarkaç Fresko Apartmanı ile başlayan üçlemenin ikinci kitabı ve hikaye devam edecek. Fresko Apartmanı'nda sözü geçen Eleni Sarkaç'ın öne çıkan karakteri olarak çıkıyor karşımıza. Ahhh Elenimu... Ne acılar çektirmişler size, bize, hepimize. 1940'ların başı... Azınlıklara uygulanan haksız tutumların başlangıcı. Önce nafia askeri olarak doğuya gönderiliyorlar, ardından hayatlarını alt üst eden Varlık Vergisi çıkarılıyor, akabinde vergi borcunu ödeyemeyenlerin mallarının devlet eliyle gasp edilmesi ve malı borcunu karşılamayanların Aşkale'ye sürgüne gönderilmesi. Gitmek, sürgün edilmek, göçe mecbur bırakılmak ve geride kalanların yaşadığı acılar, verdikleri hayat mücadeleleri. Başak Baysallı Sarkaç’ta özellikle 1940-1954 yılları arasında İstanbul’da Rum, Ermeni ve Yahudi toplumunun yaşadıklarını anlatıyor. Bu acılarla dolu hikayeyi bir o kadar naif ve güzel anlatıyor, anlatırken dönem atmosferini kah gerçek mekânlarla, kah o dönemin şarkılarıyla, modasıyla, yemekleriyle, edebiyatıyla ve bunların yanı sıra o yıllarda yaşamış ve birçoğumuzun tanıdığı kişileri de metne yerleştirerek renklendiriyor. Dönemin siyasilerinden tutun da yazar, şair, ressam ve sanatçılarına varana kadar pek çok tanıdık isim çıkıyor kitapta karşımıza. Orhan Veli'den, Ara Güler'e , Ahmet Hamdi Tanpınar'dan İsmet İnönü'ye, Bedri Rahmi'den Necip Fazıl'a, Fikret Otyam'dan Adalet Cimcöz'e pek çok isimle karşılaşıyorsunuz. İstanbul'un en güzel semtlerinden Kuzguncuk, Beyoğlu, Adalar'da geçen hikayeyi okurken buraları adeta karakterlerle sokak sokak geziyor, vapurlarda martılarla birlikte yolculuk ediyor, adeta bir dönem filminin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Sadece bu kadar değil tabii. Aşklar var... Kimisi sevip kavuşuyor, kimi sevip ayrılmak zorunda kalıyor, kimi yıllarca bekleniyor, kimiyse aşkını yıllarca yüreğine gömüyor. Roman, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir epigrafla açılıyor: “Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz.” Evet bu topraklarda yaşanmış çokkkk büyük acılar var. Artık ister hesaplaşma deyin ister helalleşme kesin olan bir şey varsa o da herkesin en çok huzura ve toplumsal barışa ihtiyacı olduğu. Bunlar olduğunda gerisi zaten gelecek. Keyifle okunsun...
Sarkaç
SarkaçBaşak Baysallı · Everest Yayınları · 202233 okunma
··
378 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.