Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İslâm davetinin günden güne gelişmesi üzerine iyice telâşa kapılan müşrikler, bir toplantı yaparak bu gidişâtın önünü alabilmek için çâreler düşündüler. Mes’ele hakkında Efendimiz (s.a.s.) ile konuşması için Utbe bin Rebîa’yı gönderdiler. Utbe, müşriklerin daha önce yapmış oldukları zenginlik, evlilik, makam ve şöhret gibi teklifleri fazlasıyla tekrar ederek uzun uzun konuştu. Sözlerini bitirinceye kadar Allah Resûlü onu sessizce dinledi Sonra da: “- Ey Ebu’l-Velîd! Söyleyeceklerin bitti mi?” diye sordu. Utbe, “Evet!” deyince Resûlullah (s.a.s.) “Şimdi de sen beni dinle!” buyurdu ve Besmele çekerek Fussılet sûresini okumaya başladı. Secde âyeti olan 37. âyeti de okuyup secde ettikten sonra: “−Ey Ebu’l-Velîd! Okuduklarımı dinledin. Artık işte sen, işte o!” buyurdu. Utbe kalkıp arkadaşlarının yanına dönerken, onu gören müşrikler: “−VAllahi Ebu’l-Velîd gittiğinden çok farklı bir yüzle geliyor. Hâli çok değişmiş?!” dediler. Yanlarına geldiğinde heyecanla Utbe’ye: “Ne oldu, anlatsana?” dediler.  Utbe: “−VAllahi, öyle bir söz dinledim ki şimdiye kadar bir benzerini hiç işitmemiştim. O ne şiir, ne sihir, ne de kehânettir! Muhammed: «Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini yıldırım gibi çarpan korkunç azabın sizi de çarpabileceği gerçeğine karşı uyarıyorum!» (Fussılet 41/13) dediği zaman, daha fazla okumasın diye elimle ağzını tutarak, akrabalığımız hakkı için yemin ettim. Muhammed’in söylediği her şeyin aynen vuku bulduğunu bildiğim için üzerimize azap ineceğinden korktum. Ey Kureyş cemaati! Gelin beni dinleyin! O’nu kendi işiyle baş başa bırakın, aradan çekilin! Eğer onu Araplar öldürürse, başkası vâsıtasıyla O’ndan kurtulmuş olursunuz. Şâyet Araplara hâkim olursa, O’nun hâkimiyeti sizin hâkimiyetiniz, O’nun kudret ve şerefi sizin kudret ve şerefiniz demektir. Böylece Muhammed sâyesinde insanların en mutlusu olursunuz!” dedi. (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 313-314; İbn Kesîr, Bidâye, III, 111-112)
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.