📚
فَذَرْن۪ي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَد۪يثِۜ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَۙ
Sen, beni ve bu sözü yalanlayanı baş başa bırak. Biz onları hiç bilmedikleri yerden, adım adım (azaba) yaklaştıracağız. (68/Kalem, 44)
🗒 istidraç, insanı kaderin yemlemesi yani sizin önünüze yem atar sizi bir yere doğru çeker, böylelikle adım adım
Tanrı'ya doğrudan bebeğin iyileşmesi için değil, bebeklerini kurtarsın diye doktora verebilecekleri bir inci bulmak için yakarmıştı; dedik ya, buradaki insanların kafaları da Körfez'in puslu havası kadar bulanıktır diye.
حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ
“Allah bana yeter. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Yalnızca O’na tevekkül ettim. O, büyük arşın Rabbidir.”
Göklerin rüzgârları dans etsin aranızda.
Birbirinizi sevin, ama aşk pranga olmasın aranızda:
Ruhlarınızın kıyıları arasında hep dalgalanan bir deniz olsun aşk.
Birbirinizin kadehini doldurun, ama aynı kadehten içmeyin.
Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı ekmeği yemeyin.
Birlikte şarkı söyleyip dans edin ve eğlenin, ama ikiniz de tek başınıza olun,
Bir lavtanın, aynı ezgiyle titreseler de birbirinden ayrı duran telleri gibi.
Kalplerinizi verin, ama teslim almayın birbirinizin kalbini.
Çünkü sadece Hayat'ın avucundadır kalpleriniz.
Birlikte saf tutun, ama yapışmayın birbirinize:
Çünkü tapınağın sütunları da ayrı dururlar,
Ve meşe ile selvi büyüyemez birbirlerinin gölgesinde.
Halil Cibran