Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yolcu

yolcu
@mecruhyolcu
Tanrı'ya doğrudan bebeğin iyileşmesi için değil, bebeklerini kurtarsın diye doktora verebilecekleri bir inci bulmak için yakarmıştı; dedik ya, buradaki insanların kafaları da Körfez'in puslu havası kadar bulanıktır diye.
Reklam
Sevgi öyle bir dil ki onu sağırlar duyar, körler görür. Salih Temizyürek
Sayfa 169Kitabı okudu
Göklerin rüzgârları dans etsin aranızda. Birbirinizi sevin, ama aşk pranga olmasın aranızda: Ruhlarınızın kıyıları arasında hep dalgalanan bir deniz olsun aşk. Birbirinizin kadehini doldurun, ama aynı kadehten içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı ekmeği yemeyin. Birlikte şarkı söyleyip dans edin ve eğlenin, ama ikiniz de tek başınıza olun, Bir lavtanın, aynı ezgiyle titreseler de birbirinden ayrı duran telleri gibi. Kalplerinizi verin, ama teslim almayın birbirinizin kalbini. Çünkü sadece Hayat'ın avucundadır kalpleriniz. Birlikte saf tutun, ama yapışmayın birbirinize: Çünkü tapınağın sütunları da ayrı dururlar, Ve meşe ile selvi büyüyemez birbirlerinin gölgesinde. Halil Cibran

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
En güçlü dua, emre icabettir. Kul, iradesini ortaya koyduğu zaman Allah'ın (cc) yardımı ve kolaylaştırması peşinden gelir.
Abdullah bin Ömer (ra) şöyle demiştir: "İlim üçtür: Konuşan kitap, geçerli/devamlı sünnet ve 'bilmiyorum' sözüdür." Camiu'l Beyan El-İlim ve Fadlihi, 1/753
Reklam
Duayı bize nakleden Muâz b. Cebel'in oğlu Sehl'dir. Resûlullah (sas) şöyle dua ediyor: "Ana ve babasına iyilik edene cennet müjde olsun! Azîz ve Celîl olan Allah, o adamın ömrüne bereket versin." [Buhârî, Edebü'l-Müfred, 11]
Ebû Said el-Hudri naklediyor: Resûlullah (sas) bir keresinde minbere çıkarken her adımda "Amin" dedi. Bir basamak çıktı "Amin!", ikinci basamağı çıktı "Amin!", üçüncü basamağı çıktı ve "Amin!" dedi. Minberden indiğinde: "Ya Resûlullah! Minbere çıktığınız zaman 'Amin!' dediniz. Her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek bu durumu sorduk. Şöyle buyurdu: "Cebrail bana gelerek dedi ki: 'Ramazan ayına erişip de bu aydan hakkıyla istifade etmeyip bu büyük fırsatı kaçıran adamın Allah burnunu yere sürtsün!' Ben de 'Amin!' dedim. İkinci basamağa çıktığımda 'Kimin yanında senin ismin zikredilir de sana salat-ü selâm getirmezse Allah o adamın burnunu yere sürtsün!' dedi, ben de 'Amin!' dedim. Üçüncü basamağa çıktığımda ‘Anne ve babası, ikisi birden ya da biri yaşlanıp da bakıma muhtaç duruma gelmelerine rağmen onların hizmetini yapmayıp onların hoşnutluğunu kazanmayan adamın Allah burnunu yere sürtsün!' dedi, ben de 'Amin!' dedim." [Buhari, el-Edebu'l-Müfred, 1419/1998]
Mu'rid ifadesi, bir şeyden yüz çeviren ve ilgisiz kalan kimseler için kullanılır. Kur'ân'a göre mu'rid'in hükmü şudur: "Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirlenmiş bir süreye kadar yarattık. Kâfirler, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren kimselerdir." ¹ "Onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar? Âdeta ürkmüş yaban eşekleri gibidirler." ² "Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde yüz çeviren ve elleriyle (yapıp) takdim ettiğini unutandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ki anlamamaları için kalplerine perde germiş, kulaklarına da ağırlık koymuşuzdur. Sen onları hidayete çağırsan bile, ebediyen doğru yolu bulamazlar." ³ 1. 46/Ahkaf,3 2. 74/Müddessir, 49-50 3. 18/Kehf, 57
Mısır Firavunu, Allah'a imanı bile kendi izninin altında görüyor. Peki, çağdaş firavunların Mısır Firavunu'ndan farkı var mı?
Reklam
Çünkü onlar, atalarını taklit etti. "Böyle gelmiş böyle gider." dedi, "Eski köye yeni adet getirmeyin." dedi... Hakkın peşine düşmedikleri için hak da onların peşine düşmedi. Aramadılar ki bulsunlar... Dert edinmediler ki ulaşsınlar... Şayet bir adım atıp Allah'a (cc) yönelselerdi, elbette Allah onlara on adım atacak ve rahmetiyle onları sarıp sarmalayacaktı. Zeyd'e, Amr b. Abese'ye ve diğer haniflere; karanlıklar içinde bir ışık yaktığı gibi, onlara da bir ışık yakacaktı... Sonuç olarak; misakı hatırlamayan yoktur. Değersiz şeylerle meşgul olduğu için misakı unutanlar vardır. Fıtratı tevhide meyletmeyen yoktur. Atalar yoluna uymakla, oyun ve eğlenceyi din edinmekle, sorgusuz sualsiz dini siyasi liderlere tabi olmakla; fıtratını bozan/değiştiren insanlar vardır. Kevni ayetlerde tevhidi görmeyen yoktur. Gözünü, kulağını ve kalbini Allah'tan (cc) başka yönlere döndüğü için, hidayetle arasına engeller konmuş insanlar vardır.
"Allah (cc) kıyamet gününde cehennem ehlinden azabı en hafif olan kimselerden birine şöyle buyuracak: 'Ne dersin, yeryüzünde ne varsa senin olsaydı bunu (azaptan kurtulmak için) fidye olarak verir miydin?' O kişi, 'Evet.' diyecek. (Allah) şöyle buyuracak: 'Ben senden bundan daha basit bir şey istemiştim. Ben senden, baban Âdem'in belinden zürriyet olarak seni çıkardığım sırada, bana hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere söz almıştım. Fakat sen bana ortak koşmaktan başka bir şeyi kabul etmedin.'" Buhari, 6557; Müslim, 2805
Huzeyfe b. Yeman (ra), Allah Resûlü'nün (sas) sırdaşıdır. Sevdiği bir hanımı var. Allah yolunda cihada gideceği zaman hanımıyla vedalaşır ve: "Ben şehadete gidiyorum. Umuyorum ki Allah bu sefer bana şehadeti nasip edecek. Eğer ben şehid olur da gelmezsem evlenebilirsin. Allah sana o konuda ruhsat vermiş, o ruhsatı kullan." derdi. Huzeyfe b. Yemân yine bir gün böyle diyerek evden çıkmış. Sonra aklına bir şey gelmiş, geri dönmüş ve şöyle demiş: "Böyle dedim gittim ama aklıma şöyle bir şey geliyor. Sen benden sonra evlensen benden daha fazla memnun olacağın bir eşin olsa cennette onunla olmak isteyeceksin ve benim yanıma gelmeyeceksin. Vallahi ben seni çok seviyorum. İstiyorum ki cennette de seninle beraber olayım. Bana söz ver. Benden sonra evlenme, Allah da cennette bizi birbirimize eş kılsın." Huzeyfe b. Yemân eşinden böyle söz alıyor ve cihad meydanına gidiyor.
Ailede cennet ortamlarını çoğaltmanın en temel yolu ilişkilerde itidalli davranmak, beklentiyi makul seviyede tutmaktır. Bu konuda sınırları zorlama ki kendi elinle cenneti cehenneme çevirmeyesin. Bugün ilişkilerin en fazla tosladığı yer burasıdır. Beklentiler üst düzeyde olduğu için ilişkiler çıkmaza giriyor. Aile olmak, cennet yoldaşı beklemekle değil, cennet yoldaşı olmakla mümkündür. O sana cehennem oldukça sen cennet olmalı; fedakârlığı bekleyen değil, gösteren taraf olmalısın ki Rahman'ın merhametine muhatap kılınabilesin.
Usre kelimesinin de çok anlamı var ancak bir anlamı çok güzel: "Usre, dışandan gelen saldınlara karşı giyilen zırhtır." Bu üç manayı alt alta topladığımızda aile; dengeyi sağlayan terazi, yapıyı koruyan destek, saldırılara karşı giyilen zırh anlamına gelmektedir. Allah hepimizin ailelerini bu şekilde kılsın.
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.