Başımı kaldırıp duvarlara baktım, canlı bir tanığa bakar gibi. Ah o her şeyi gören fakat sessizlik yemini etmiş gibi susan duvarlar... Bir konuşabilseler, anlatabilseler gördüklerini... O vakit ne sırların hükmü kalırdı, ne mecburen uydurulan yalanlar, ne de inkar dolu riyakar dudaklar. İnsan ile Tanrı arasındaki o gizli fakat aşikar ortaklık sona ererdi o vakit. Günahlar ve suçlar kopmuş bir kolyenin irili ufaklı taşları gibi saçılırdı ortaya. Öte diyara taşınacak yük, insanın omuzlarından kalkardı.