Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

174 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
‘Sevgili En Sevgili Ey Sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim!..' En güzel şiirlerinden birinde bu şekilde seslenmiştir en sevdiğine Sezai Karakoç. 1933 yılında başlayan kendi ifadesiyle dünya sürgünü, ardında layıkıyla yaşanmış örnek bir hayat bırakarak 2021 yılı kasım ayında son bulmuştur. Türk edebiyatının en etkili şairlerinden biri olan Sezai Karakoç, hayatı boyunca kendini bir diriliş neferi olarak görmüştü. Bir savaşın içindeydi ve bu savaşta kullanacağı en büyük ve en etkili silah kalemiydi .Çünkü bu savaş, topun tüfeğin bile, kalemin karşısında aciz kaldığı bir zihniyet ve medeniyet savaşıydı. O da en güzel cümlelerini, en etkileyici şiirlerini, İslamın ve müslümanların yeniden dirilişi uğruna söyledi. Arkasında diriliş neslinin yolunu aydınlatacak nice kıymetli eser bırakarak ayrıldı dünyadan. Ruhun Dirilişi en çok okunan fikir kitaplarından biridir.Toplam on iki yazıdan oluşmaktadır.Kitap, ismini ilk yazının başlığından almıştır. Sezai Karakoç’a göre insanlığın ruhu kimi zaman ölümün ufuklarında, kimi zaman da dirilişin ufuklarında gezer.Kimi zaman ruhta yer yarılır, gök sarsılır, dağlar devrilir. Böyle zamanlarda yine onun ifadesiyle ruh, kendi cehennemine düşmüştür, insanlık kendi cehenneminde kavrulmaktadır. Kimi zaman da bir genişlik ruha sükunet verir. Ruhun dirilişi insanı sevinçten sevince taşırken, ruhun ölümü sıkıntıdan sıkıntıya çekmektedir.İnsanlığın diriliş çağlarında ufukta peygamberler, veliler, imamlar görünmekte; vahiy, ışığıyla tüm dünyayı aydınlatmaktadır. Bu çağlar, doğruluğun, erdemin, adaletin, zikrin, secdenin ruha genişlik verdiği aydınlık çağlardır.Nemrutların, firavunların, tiranların toplumu ezdiği çağlar ise ruhun öldüğü çağlardır. Nietzsche gibi, Marx gibi 19.yüzyıl filozofları da bu manevî sefaleti fark etmiştir.Ne var ki Nietzsche ‘Tanrı öldü’ derken ölümü teşhiste değil ama öleni teşhiste yanılmıştır. Nietezsche aldanmıştır, tanrıların ölümünden bahseden antik çağ aldanmıştır, ve Tanrının çarmıha gerildiğini iddia eden Hristiyanlık da aldanmıştır.Çünkü ölen Tanrı değil kendi ruhlarıdır.Marx da aldanmıştır, zira onun anlattığı da aslında maddenin dirilişi değil ruhun ölümüdür. Sezai Karakoç’a göre ruhun ölümünden kastedilen şey, onun kökten yok oluşu değil, varoluş hikmetinden uzak kalışıdır.Dirilişini tazelemesi için Diri olandan kopmamak gerektiğini unutuşudur. Allah’tan kaçışı, O’ndan gelen vahiy ışığından kendini mahrum edişidir. Sezai Karakoç, maddenin dar ufuklarında sıkışıp kalmış insanın ruhundaki bu derin azabı edebi bir şekilde anlattıktan sonra, ruhun, Kur’an’dan gelecek kevserle, çağımızda yeniden dirileceğini ve insanlığın üstünde, ruhun dirilişi lambasının yeniden yanacağını müjdelemiştir. Kitapta, inanmış her insanın, her ülkü adamının, safha safha, durak durak hayatına ışık tutan en geniş çerçeveli ebedi bir model olan Yusuf kıssası ‘Hz. Yusuf’un Düşü’ başlığı altında şairane bir üslupla ele alınmıştır. Sezai Karakoç’a göre, kendini hakikate adayan bir peygamberin hayatını anlatan Yusuf suresi, dünya ve insanoğlu var oldukça, kendini inandığına adayan her müminin kaçınılmaz bir şekilde geçireceği acı tatlı günlerin, yenilgilerin ve zaferlerin, düşüşlerin ve yeniden doğuşların bir peygamberin gerçek hayatındaki sembollerini içermektedir. Sezai Karakoç Allah’a olan imanın insan için ne kadar vazgeçilmez olduğunu da vurgulamaktadır.Allah’a ve peygambere inanmayan akıl ölü , Kur’an’ın sesini duymayan kulak sağır, Allah’ın kudret ve eserlerini görmeyen göz kör, inançsız yaşayan ruh mefluç, inkar eden çağ ölü bir çağdır. Tapınma duygusu insanda fıtridir. Çekilen her sıkıntı ve ruhun her kıvranışı tapınma eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İnsan inanırken de inkar ederken de tapınma ihtiyacıyla çırpınmaktadır ve farkında olsa da olmasa da her insan tapındığını aramaktadır.İnsan için en güzel, en özlü, en doğru, eskimez ve yıpranmaz tapınma olan namaz ise tapınmaya layık tek İlah'ın insanlığa armağanıdır. Sezai Karakoç ağaçlar ve mezartaşları metaforuyla putları, ölülerin başına dikilen mezartaşlarına benzetmiştir.Zira; putlar milletlerin başına dikilmiş, adeta onların ölümüne işaret eden ölüm heykelleridir.Peygamberler ise mezartaşlarını patlatan, deviren ve göğe yükselme yolunda ilerleyen servi ağaçları gibidir.Ağaç, hayatın ve inancın, mezartaşları ölümün ve inkarın sembolüdür ve sonunda hayat ölümü yener. Kitabı okuduğumuzda insanın hakiki düşmanlarının ne kadar çok olduğunu görürüz. Sezai Karakoç, enfüsi düşman olan ve diğer bütün düşmanlarla işbirliği eden nefse, afaki en büyük düşman olan şeytana, kendisine ilahlık yakıştırılan putlara ve şeytanın kölesi olan insanlara karşı uyarmakta ve Allah’ın egemenliğiinin ebedî, şeytanın egemenliğinin ise gelip geçici olduğunun müjdesini vermektedir. Tarihî verilere bakıldığında başlangıçtan beri insanlıkta tek Allah'a inanma bilgisinin bulunduğu, fakat insandaki gururun şeytanla işbirliği neticesinde, bu saf tevhid inancının bozulduğu ve putperestliğin insanlığın başına her dâim bela olduğu görülmektedir. Tarih boyunca gönderilmiş olan bütün peygamberler de putlara, kendini putlaştıran zalimlere, başkaldıran inkarcılara karşı tek başlarına savaşa girmişler ve sonunda bu zalimler ya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak yok edilmişlerdir. Kimi suda boğulmuş, kimini toprak yutmuş, kimini bir ses, kimini de bir rüzgâr götürmüştür. Müminlerle kâfirler, muvahhidlerle müşrikler, zalimlere mazlumlar arasındaki bu savaş kıyamate kadar devam edecek ve bazen zalimler savaşı kazanmış gibi görünse de zafer hep inananların olacaktır. Bu, Allah'ın vaadidir. İçinde bulunduğumuz bu çağda da insanlık, ruhun ölüme yüz tuttuğu karanlık bir çağı yaşamaktadır. Şu anda dünyaya hakim olup insanlığın kanını emen ve teknikle donanmış barbarlıktan başka bir şey olmayan kapitalizm, komünizm gibi sistemler karşısında insanlığın yegâne savunucusu ve kurtarıcısı İslam'dır. Hayata ve ölüme gerçek anlamını veren, insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu vaadeden tek sistemdir. İslam ve müslümanların birliği bir nevi Nuh'un gemisidir. Günümüzün tufanı daha şiddetlidir ve geçmişte olduğu gibi bu tufandan kurtulanlar da yine o gemiye sığınanlar olacaktır. Sezai Karakoç kitabında hep aynı vurguyu yapmaktadır. Allah'a iman, insanlar için hakiki bir müjdedir. Bu müjde sayesinde kalplerdeki inkılap yeniden gerçekleşecek ve eskiden olduğu gibi inananların aydınlık çağı yeniden başlayacaktır. Ruhun diriliş vakti yakındır ve ne mutlu ki bizler, müslümanlar olarak bu altın çağın eşiğinde bulunmaktayız.
Ruhun Dirilişi
Ruhun DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20071,729 okunma
··
937 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.