Gönderi

İnsan beyninin sınırlarının ve karmaşıkliklarının daha iyi anlaşılmasıyla birlikte süreksizliği gizlemekte beynin ne kadar becerikli olduğunu artık daha iyi biliyoruz. Örnegin gözlerimizin önünde kesintisiz, sabit bir görüntü olduğunu algıliyoruz. Oysa optik sinir uçlarının bulunduğu yerde bir kör noktamız var ve beynimiz, bu noktayı karşımızda bulunan şeye dair en iyi tahminle tamamlyor. Ayrica gözlerimiz zamanlarının büyük bölümünü seğirme adı verilen ve beyinden sürekli telafi isteyen küçük, çok hızlı hareketleri yaparakgeçiriyor. "Gördüğümüz" görüntü gerçekliğin sahiden yumuşak, hareketli bir yansıması değil, bir yapılandırmadır. Zamanın akışını gerçekten deneyimlemediğimizi, sürekli bir șimdi" halini algıladığımızı söylemek tartışmaya açıktır. Gecmisten gelecege doğru aktığımızı değil, kendisi zamanın içinde akan kapsayıcı bir șimdiki zamanın içinde olduğumuzu hissederiz. Evrenin yapısını düsünürken karşılaştığımız problem, gerçeklik ölçüsü ve öznel olarak zaman kazandığımız izlenimini birbirine karştırmanın kolay olmasıdır. Örnegin, pek çok kültür,geleneksel olarak zamanı bilimin öngördüğü gibi doğrusal değil, döngüsel bir biçimde düşünmüștür. Döngüsel bakışı evrenin yapısına uyarlamak oldukça kolaydır. Bu da kader çarkı, kendini tekrarlayan olaylar, hatta reenkarnasyon olasılığı fikirlerine yol açar.
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.