Gönderi

Erzurum şehrinde Rus Topçu Subayları Gazinosu'nda Topçu Teğmeni (Gürcü soyundan) Midivani şöyle bir vak'aya tanık olduğunu açıkça söylemiştir: "Bir ermeni, arabacılardan bir kürtü öldürmek için vurmuş ;fakat Kürt daha ölmemiş, sırtüstü düşmüş. Ermeni elindeki sopayı, can çekişen Kürt'ün ağzına sokmak istemiş. Dişleri kilitlenmiş olduğundan sopayı ağzına sokamıyan Ermeni, Kürdü, karnını tekmeliye tekmeliye öldürmüş." Ilıca Kasabasında kaçamıyan Türkler'in hepsinin öldürülmüş olduğunu ve kör baltalarla enselerinden kesilmiş birçok çocuk cenazeleri gördüğünü, bizzat Odişelidze söyledi. Ilıca Kırgını'ndan 3 hafta sonra 11 Mart' ta oradan dönen Yarbay Griyaznof, gördüklerini şöylece anlattı: "Köylere giden yollarda, uzuvları tahrip edilmiş birçok cenazelere rastlanmış. Her geçen Ermeni, bu cesetlere bir kere söğer ve tükürürmüş. 12-15 sajen (25,5-31,9 metre) karelik cami avlusunda iki arşın (142 cm) yüksekliğinde cenaze yığılmıştı. Bunların arasında her yaşta kadın, erkek, çoluk, çocuk ve yaşlılar vardı. Kadın cenazelerinde, zorla ırza geçme izleri, pek belli bir halde idi. Birçok kadın ve kızların tenasül yerlerinde, tüfek fişeği sokulmuştu. " Ermeni Birliklerinin yanında telefon hizmetini göre Ermeni kızlarından bir ikisini Yarbay Griyaznof, Cami avlusuna çağırmış;ve Ermeni marifetlerini görüp, öğrenmelerini sitem yolu ile teklif etmiş ve götürmüş. Akhçiklerin (Ermeni kızlarının) o hali gördükleri zaman üzüleceklerine, tersine sevinçle gülmeye başlamaları, nefretle karışık hayretini mucip olmuş;ve pek çok üzülen Griyaznof, bunları azarlamaya ve tekdire başlamış ; ve "Ermeniler'in, hatta kadın bile olsalar, en alçak ve vahşi bir millet olduklarını ve savaşmış nice kıyıcılıklar görmüş bir subayın bile tüylerini ürperten bu vahşilik levhası karşısında : öğretim, eğitim ve mektep görmüş genç kızların sevinçle gülmeleri, buna delildir"deyince;birazcık sıkılmak gerektiğini duyan kızlar, "sinirlerinin gevşemesinden güldükleri"ni ileri sürmüşlerse de, kan içici fikirlerini gizleyememişlerdir. Ayırt etmeden bütün Ermeni aydınlarının bu cinayette eli olduklarını ileri sürmek istemiyorum. Hayır, bu halin uygun olmadığını, Ermenilerin tuttuğı yolun çıkmaz olduğunu itiraf eden Ermeni aydınlarına rastladım. Hatta, yalnız sözle değil davranışı ile de öldürülmelere engel olan birtakım Ermeni aydınları da görülmüştür. Ancak bunlar çokluk arasında pek azlıkta kalıyorlar. Bunlar da Ermeni düşüncesine aykırı sayılarak çoğu, Ermeni vahşilerinin gözünde,her zaman kahrolası diye görülmüştür. Birtakımı da, görünüşte cinayetin aleyhinde görünerek, gerçekte, fırsatını bulunca, hemen öldürmede kusur etmemişlerdir. Ermeniler'in birtakımı konuşmamayı yeğ bulur;birtakımını da Rusların başakakmalarına karşı : "Siz Rus'sunuz hiçbir zaman Ermeni milletinin ülküsünü anlayamazsınız!" derlerdi. Vicdan azabı nedir, bilmezler. İnsanların vicdanı, değerli elmas gibi lekesiz yaratılmıştır;lekesiz kalmalıdır. Türkler'in öldürülmesi yüzünden yapılan azarlama ve başakakmalara birtakım Ermeniler de, şu yolda cevap vermişlerdir:" Türkler de Ermenileri imha için böyle davranmıyorlar mı? Yaptığımız öcalmadan başka nedir?" Yukarıdaki vakalar, Ermeni milletinin ve Ermeni aydınlarının düşüncelerini pek açık bir şekilde gösterir. Hiç kimse olan işleri olmamış bir hale koyamaz. Ermeniler, rüzgar ektiler. Fakat rüzgar ekenin, fırtına biçebileceğini unuttular! 29 Nisan 1918-Erzurum Deveboynu Mevkiileri Geçici Kumandanvekili ve İkinci Erzurum İstihkamı Topçu Alayı Kumandanı, Savaş Esiri Yarbay Twerdo Khlebo
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.