Gönderi

Bi gün klinikte oturuyoruz, biri arabanın arkasında kutuda şahin mi doğan mı yırtıcı bi kuş var, yol kenarında buldum diye geldi. hekimlerden biri ulan o halde insan görsen alıp hastaneye götürmezsin yırtıcı kuş mu getirdin diye cevap verince, yav abi insanı götürsem iyileşince başıma bela olur, bunu salarım gider dedi :) üç beş kişiydik herkes hak verdi. kalktık bizim hekim eldivenleri giydi kutuyu yavaşça açar gibi oldu kutu 30 santim kadar yukarı sıçradı, hayvan bayılmış bir şeyi yok götür aldığın yere sal tekrar bir şey yapmamıza gerek yok dedi. İnsan bu tekin değil, olayın içerisinde de insana olan güvensizlik herkesin yardımsever adamı haklı bulmasıyla onaylanıyor. yine de aynı adamın yaralı veya baygın birini yol kenarında öylece bırakmayacağını hepimiz biliyoruz, kendisi dahil. demem o ki biz insana olan güvensizliği bile bile onun bize zarar vereceği ihtimale rağmen hareket ediyoruz. toplumumuzun en azından benim gözlemlediğim kadarıyla büyük bir çoğunluğu bu durumda. demek oluyor ki iyiliğin tutumu karşıdaki için değil, iyilik içimizde. sosyal deneylerdekinde olduğu gibi aslında muhtaç değilmiş de bana para verecekmiş gibi bir beklentimiz yok aksine bana zararı dokunabilir ama olsun diyerek hareket ediyoruz. bir de zarar gördüğümüz halde iyiliğe sırf rıza-i ilâhî için devam ederek, tutumumuzu tepkiye göre şekillendirmezsek hayata olması gereken yerden yaklaşıyoruz demektir.
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.