Gönderi

Er ya da geç bir şey bizi belirli bir yola çağırır gibi görünüyor. Bu "bir şeyi" çocukluğunuzdaki bir işaret gibi anımsayabilir­siniz; beklenmedik bir dürtü, bir hayranlık, olayların gidişinde bir belirti gibi algılanacak tuhaf bir değişiklik, bunu yapmak zo­rundayım, ben buna sahip olmalıyım duygusu vermiştir. Ben buyum ... Eğer bu kadar canlı ve kesin değilse, belki de çağrı hiç bilmeden kıyısında belirli bir noktaya gittiğiniz bir derede­ ki hafif dalgalar gibi olmuştur. Geriye dönüp bakınca kaderin elinin buna karıştığını hissedersiniz... Bu çağrı ertelenebilir, kaçınılabilir, aralıklarla gözden kaçırılabilir. Tam tersine size tümüyle sahip olabilir. Her neyse sonunda ortaya çıkacaktır. İddialarını öne sürecektir ... Olağanüstü insanlar bu çağrıyı çok açıkça sergilerler. Belki de bu yüzden büyüleyicidirler. Belki de onların çağrıları çok açıkça duyulduğundan ve çağrılarına sa­ dık kaldıklarından büyüleyici olurlar... Olağanüstü insanlar sıradan ölümlülerin yapamadıklarını gerçekleştirdiklerinden daha iyi tanık olurlar. Bizler daha az motivasyona ve daha faz­ la dikkat dağılmasına sahip gibi görünürüz. Yine de kaderimiz aynı evrensel motorla çalışır. Olağanüstü insanlar farklı bir sınıf değildir; yalnızca içlerindeki bu motorun çalışması daha saydamdır ... - JAMES HILLMAN
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.